Yerel seçimler diye adlandırdığımız seçimler başka ülkeleri bilmem ama ülkemiz için çok önemlidir. 81 ilimiz var. Ayrıca ilçeleri ve Beldeleri. Buralar için hemen hemen bütün siyasi partiler adeta bir yarış içine girerler. Mutlak ki aday adaylık sürecinde çok sayıda partili kendi partisine müracaatını yapar. Genel merkezlerin bazı kriterlere göre birer adayını belirler ve o kişiyle mücadelesine devam eder. Bağımsız olarak da başvururlar elbette ki olur. Başkanlığa aday olan kişilerin toplum içindeki özgül ağırlıkları çok önemlidir. Halktan kopuk, kendi bazı özel çevreleri ile hukuku olan kişilerin aday gösterilme şansı çok nadirdir.

     Müracaat eden adaylar arasında Valiler, Profesörler, Müsteşarlar, Genel Müdürler veya daha değişik üst kademelerde görev yapan şahıslarla bu mücadeleye katılmak isterler. Ancak onların görev yaptığı makam ve mevkiinin, çalıştığı süre içindeki başarılı veya vasat yapılarda konumlarına göre ince elenir sık dokunur. Ülkemizde bu kategoride binlerce şahıs var. Bu tür etiketlerle ortaya çıkmak, birilerini araya koyarak aday olanlarla olacaktır. Yıllardır siyaseti yakından takip eden ve içinden biri olarak böyle durumlarda o şahısların başarılı olup seçim kazandıklarını görmedim. Eğer kazanmış ise de bağlı bulunduğu partinin gücündendir. Kendi marifetinden değil. Halktan desteğini, HAK’ tan nasibini alamayanlar başarılı olamazlar.

     Onun için, siyaset kavramını özümsemesi elzemdir. Siyasetin çok manası var, ancak en önemlisi insanların gönlünü kazanma sanatına siyaset denir. O da o kadar kolay değildir. Yaşam çizgisindeki grafikini incelemek lazım. Çevresini koruma ve kollama yerine, 4-5 yıllık zamanında hizmet anlayışı ile gelecek 40-50 yılın hesaplarını yapıp o yöreye ve halkına modern çağın nimetlerini sunmayı hedeflemelidir. İşte o zaman yıllar da geçse sevgi ile saygı ile ve rahmet ile anılırlar. Yoksa içi boş bir teneke gibi çürüyüp gitmeye mahkumdurlar… Belediye Başkanlığı vasıflarını anlatmak kağıt sayfalarına sığmaz…

     Biraz da belediye meclis üyelerinden bahsedelim. Belediye başkanlığından bile çok önemlidir meclis üyeliği. Oraya müracaat eden ve seçilen kişilerin de toplum içinde ki konumlarının yanı sıra bilgi, beceri ve hizmet anlayışı. Bunları kriter olarak görmek lazım. Yoksa yakasına takacağı parti rozetinin kendisine şan, şöhret ve asalet kazandıracağına inanıyorsa bu sadece kendisini aldatmaktır. Başkasını değil. Çanakkale’mizde meclis toplantılarını genelde Yerel TV’lerde çoğu kez izledim. Ak Parti’nin 12 tane belediye meclis üyesi var. 5 yıla yakındır bu üyelerin çalışmalarına bir göz atarsanız, çok da aktif çalıştıklarını göremezsiniz. İçlerinde sadece 2-3 kişi zaman zaman fikirlerini söylemek lütfunda bulunurlar. Ve ya başkanla kısmen de olsa tartışma zemini üzerinde bir şeyler anlatmaya çalıştılar. O sıralarda oturan şahısların o günkü gündeme hazır olup toplantıya katılması ve fikirlerini korkmadan söylemesi gerekmez mi? Bu kısmı elbette ki üst makamda siyaset yapan arkadaşlarımız tarafından daha iyi analiz edilmiştir.

     Size bir örnek vereyim. 1970’li yılların sonları idi. Malatya Belediye Meclisi o zamanlarda bile hararetli tartışmalarla geçmiştir. Elbette ki o ilin lehine konurlarda. Hasan Dayı dediğimiz bir meclis üyesi de diğer üyelere göre biraz daha yaşlıydı. Koca bir dönem boyunca hiç konuşmayan Hasan Dayı bir kez elini kaldırınca diğer üyeler arasında şaşkınlık yarattı. Herhalde Hasan Dayı güzel bir şeyler söyleyecekti. Başkan “buyur Hasan Bey“ deyince ayağa kalkıp “sayın başkanım Allah Vekil şahsi kanaatimce çok gözel konuştunuz. Sizi kutluyorum başkanım” deyince salonu kahkaha tufanı basar.

     Burada verdiğim esprili gerçek bir örnek şimdiki meclis üyeleri için bir ders niteliğinde olmalıdır. Ancak talip olduğunuz görevin çok önemli olması hesabını beyninizde şekillendirin. Benden söylemesi gerisi size kalmış.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol