Yanı başımızdaki Bulgaristan’da çok sayıda Türk-Müslüman yaşamakta. Bugünlere gelebilmek için ağır bedeller ödeyen bu insanlar; geçmişte yaşadıklarını hala kalbinin en derinlerinde hissediyor. Biz bu yazı dizisinde Bulgaristan’ın özerkliğini ilan ettiği 93 Harbi’nin ardından yaşananların bölgedeki Türklere etkilerini kronolojik sıra ile ele alacağız.

19.yüzyılın sonuna gelindiğinde Fransız İhtilali’nin devam eden rüzgarıyla çok uluslu devletler giderek yıpranmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin Balkan topraklarında da çok sayıda ayaklanma yaşanıyor ve başta Rusya olmak üzere büyük devletlerin desteğiyle bu topraklar Osmanlı’dan koparılmak isteniyordu.

Osmanlı ile Rusya arasında vuku bulan 93 Harbi Bulgaristan’da yeni bir dönemi başlattı. Bulgaristan, Rusya’nın desteğiyle özerkliğini ilan etmiş ve yeni bir oluşumun içine girmişti. Bölgede yaşayan Türkler için kaygı verici olan bu durum yaşanacak elim hadiselerin ilk kıvılcımıydı.

Bulgaristan, genel olarak Türklerin ve Bulgarların yaşadığı bir bölge olarak göze çarpmaktaydı. Öyle ki 1877-1878 yıllarında yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı öncesi bölgenin yaklaşık %35’inin Türk ve Müslümanlardan oluştuğu tahmin edilmektedir. Türk nüfusun özellikle Haskovo, Filibe, Kırcaali, Sofya, Razgrad, Şumnu, Eski Cuma, Silistre, Dobriç, Burgaz ve Rusçuk şehirlerinde yoğunlaştığı bilinmektedir. Fakat maalesef savaşın etkileriyle Türk ve Müslüman halkın bir kısmı göç etmiş ve buna savaşta hayatını kaybedenler de eklenince bölgedeki demografik yapı değişime uğramıştır.

Özerklik ilanının ardından başta geride kalan Türkler olmak üzere Bulgaristan’da yaşayan azınlıklar için hayat giderek zorlaşmaya başladı. Özellikle silahlı Bulgar çeteleri Türk köylerini abluka altında tutuyor ve Bulgaristan’da yalnızca Bulgarlar yaşamalı fikri kitlelere dayatılıyordu.

20.yüzyılın başında artık ufukta bir savaş görünmekteydi. Giderek zayıflayan Osmanlı Devleti karşısında Balkan ulusları büyük devletlerin desteğiyle bir bir örgütleniyor ve yaklaşık 500 yıl Osmanlı’nın hâkim olduğu toprakları paylaşmak istiyorlardı. Aslında buradaki ulusların da kendi aralarında problemleri vardı fakat Osmanlı ile topyekûn savaşma fikri onlara çok daha cazip geliyordu.

1908 yılı Bulgaristan’ın tam olarak Osmanlı’dan koptuğu ve bağımsız Bulgar Çarlığı olarak tanındığı yıl olmuştu. Bu durum henüz bağımsızlığını ilan etmemiş olan diğer Balkan ulusları için örnek gösterilmiş ve Osmanlı’ya karşı örgütlenme hızlanmıştı. Türk-Müslüman azınlık için ise kendi yurtlarında barınmak artık çok daha zordu.

1912-1913 Balkan Savaşları ise her şeyin üzerine tuz biber olacaktı…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol