ÇARESİZLİK
Öyle bir yaşam ki, zengini de mutsuz, fakiri de,
Umutla geleceğe bakmak istiyorsunuz, nafile; kalmış her şey geride
Soğuk kış günü, çıplak ayakla gezen üşümüyor artık,
Beden beyinle irtibat kuramıyor, düşünceler deryasında batık…
Sevgi köprüleri yıkılmış, akan gözyaşları selinden,
Yaşama nasıl tutunabilirsiniz, birileri tutmaz ise elinden…
Mevsimler bile bitkin, yorgun ve çaresiz kalmışlar
İlkbahar, son bahar kervandan kopmuş, görevlerini kışa, yaza bırakmışlar…
Dağlar taşlar küskün gibi, denizlerdeki dalgalar yok artık
Ağaçlar boyunlarını bükmüşler, her yanları sarkık..
Ya mis gibi kokan o güzelim çiçeklere ne oldu?
Çaresiz yaşamı görünce, onlar da aniden kayboldu.
TESTİ
Gönül, topraktan yapılmış bir testi gibidir
Çok çabuk kırılır, varsa eğer içinde birazcık kibir..
İncinmekte istemez, incitmekte hiç kimseyi
Benimsemiştir özünde yaratılan her şeyi sevmeyi…
Dönüp bir bakın etrafınızdaki güzelliklere,
Yıldızlar bile ışık saçıyor, insanın özündeki meleklere.
Yaradan, altın tepside sunmuş bütün nimetleri,
Yine de bir türlü atamıyoruz, içimizde biriken kötülükleri…
Onun için gönül testisinin kıymetini bilelim
Kirlenmiş ise bir yanı, onu gözyaşlarımız ile silelim.
Yanlışları fark edince, hemen kendimize gelelim
Karamsarlıktan kurtulmak için, huzura koşarak gidelim…
Bu defa köşe yazımın yerine kendi yazdığım iki şiiri sizlerin beğenisine sunarım, saygılarımla.