İÇİMİZDEKİ İYİLİK

İyi, olası eylemler arasında bir seçim yapıldığında tercih edilmesi gereken davranıştır. İyilik ise, kendinizden başka biri için bir şey yapmaktır. Ne yaptığınızın ve kime yaptığınızın bir önemi yoktur. İyilik yapmak için zaman ve sebep beklenmemek gerekir. Başkasına yapılan her iyilik, aslında kişinin kendi için onarıcı etki yapar. Ruhunu, zihnini, benliğini, vicdanını ya da düşüncelerini onarır. Herkes iyi olamaz belki ama herkes iyilik yapabilir.

Kötülük ve iyilik insanlığın çelişkisini tartışmaktan yorulmadığı iki kavram olarak çıkıyor karşımıza. İnsan, zamanının başlangıcından beri bu soru ile karşı karşıya kalmış bir varlık. “İyi” ne, “kötü” kim, sanırım bu sorular insan varlığı sürdükçe tartışılmaya ve dünyadaki olumsuzlukları bu kelimelere üzerinden yorumlanmaya devam edecek.

İnsan, yeryüzündeki akıl ve irade sahibi tek canlıdır ve her fırsatta bununla böbürlenir. Dünyayı ayakta tutmak, hayata geliş amacını kavramak, özgüvenini arttırmak, mutlu olmak ve mutlu etmek sadece kendisine yüklenmiş bir misyonmuş gibi yeryüzünün hâkimi edasıyla dolaşır durur. Peki hakikaten kendisi, dünya ve diğerleri için gerekeni yapmakta mı? Yeterince iyi olmadığı için cevap açık; hayır!

O kadar zor mudur peki iyilik yapmak? Özel bir çaba ve uğraş gerektirir mi?

Gülümsemektir iyilik, selam vermektir, güzel söz söylemektir, göz göze gelince tebessüm etmektir, “hayırlı işler, iyi günler, kolay gelsin” diyebilmektir, yoldaki taşı, başkasının ayağına takılmasın diye kenara itmek iyilik, hasta yakınlarımızı ziyaret etmektir, “geçmiş olsun” demektir, yakını kaybeden birine sabır dilemektir, hastayken başında beklemektir, komşuna bir tabak çorba yollayıp “aklımdasın” demektir, her şeye eşit durabilmektir, gülü dalında sevmektir, beton binalar dikilirken hayvanları da düşünmektir, sokaklara kedi-köpek yuvaları koymaktır, kediyi tekmelemek yerine ona yemeğinden suyundan vermektir, açsa yemeğini açıktaysa giyimini paylaşmaktır, düşen birinin elinden tutup kaldırmaktır, tehlikedeyse yardım etmektir, haksızlığa uğramışsa savunmaktır, “Ya bu durumdaki ben olsaydım?” diye bile düşünmeden sahiplenebilmektir. Kısacası iyilik, empati kurabilmektir.

Kaynağını insanın içinden alan bu duygu, engellenemez bir şekilde varlığını hissettirir. Ya ona kulak verirsin ya da tamamen kendine dönüp bencilleştiğin için onun sesini kısar ve umursamazsın. Seçim tamamen sana aittir. En önemlisi de karşılık beklememek esasına dayanır. Yaptığını unutmaya programlıdır. Reklamı yapılan hiçbir davranış iyilik değildir. “Reklamın iyisi kötüsü yoktur!” dedikleri, amacın iyilik ya da kötülükten öte reklam olduğu zamanlar için söz konusudur.

Sadece kötülük hükümranlığının söz konusu olamayacağı gibi sadece iyilik hükümranlığı da söz konusu olamaz. İyiye kıymetini veren kötüdür, kötüyü değersizleştirense iyidir. Var oluş sebeplerine aykırı roller üstlenmeleri aslında sadece birlikte var olabildikleri gerçeğinden kaynaklanır. İyilik-kötülük ikilemi, binlerce yıldır tartışılagelen en temel ikilemlerden biridir. Dinî metinlerden, günümüz romanlarına değin insanoğlunun çelişkisi uzun uzadıya işlenmiş, aralarındaki ilişki irdelenmiştir.

“İyi” ile “kötü” arasında ince bir çizgi vardır. Her durum altında insana zarar veren, telafisi zor, sebebi ve sonuçları anlaşılamayan, getirileri ile götürüleri önceden tahmin edilemeyen bu ikili arasındaki ince çizgi aslında kişinin hayatının yönüdür.

İyilik ve kötülük üzerinden anlatılan hikâyelere rastlanılan en eski kaynaklar yaradılış metinleridir. Örneğin Semavî dinler, ilk insanları yaratan Tanrı’ya karşı çıkan Şeytan’ın, onları kandırarak cennetten kovulmalarına sebep olması mitine dayanır. Bu anlatılarda iki irade vardır ve insan birini seçmelidir. Yapılan seçim ise günah-sevap diye ikiye ayrılır. Tanrı’nın buyruğuna sorgusuz sualsiz biat eden kişi ışıkla bağdaştırılmış ve sonsuz merhametle ödüllendirilmiştir. Ancak isyankâr olan ve sorgulayan, karanlığa gömülmüş ve kendisine sonsuz acılar sunulmuştur.

İyi-kötü ve günah-sevap ikilemleri üzerinden bakacak olursak insanlarda hem iyi hem de kötü yanların bulunduğu reddedilemez bir gerçektir. Ancak insanın iyi tarafı mı yoksa kötü tarafı mı seçeceği tamamen kendisine bağlıdır. İçimizdeki iyiliği beslersek daha iyi ve daha güzel bir dünya gittikçe uzaklaşan bir hayal olmaktan çıkar. Kim bilir, belki de olur… Ne dersiniz?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol