Türkiye'de futbol ve siyaset ilişkisi, "Tarihsel kökleri açısından İttihad ve Terakki'ye kadar uzanır. Ama oralara kadar inersek maç uzatmalara gidebilir. Biz 12 Eylül darbesiyle maça başlayalım. Darbenin mimarı Kenan Evren,başlama vuruşunu, Ankaragücünü birinci lige çıkararak yaptı. Sonrasında ANAP, seçim bölgelerinde Turgut Özal'ın kendilerine oy verdikleri takdirde şehirlere şampiyonluk vaatleri verdi mitinglerde. Yine bu dönemde,Zonguldakpor, Boluspor, Kocaelispor ve Bursaspor kulüplerinin itirazlarıyla bu kulüplerin 2. Lige düşmesi önlendi, 1987-1988 futbol sezonu, 20 takımla oynandı. 90'lı yıllarla beraber futbol,belediye başkanlarının ilgisini çekti. Türk futbolu,Gaziantepspor ile Celal Doğan'ı Kocaelispor ile Sefa Sirmen'i tanıdı. , Belediye ile futbolun ilişkisi belediyeler için siyasi bir yatırım amacı olarak da ilk işaretlerini vermişti. 2004 yılında belediye başkanlarına kulüp başkanlığı yapma yasağı getirilsede, Ankara BB Başkanı Melih Gökçek “Onursal veya Fahri Başkanlık” formülüyle, topu doksana taktı. Gökçek’in, futbola ilgisi, Ankaraspor’la devam etti. Bu durum ülke futbolunda siyasetin ve iktidarların futbola yapacakları müdahaleler için farklı bir zemin yarattı. Elinizle ağzınızı kapayıp, "Aaaaaaaaa"demeyin! Daha maç yeni başladı.. Dakikalar 2011'i gösterdiğinde hakem şike var dedi. Penaltı noktasını gösterdi. Penaltıyı Trabzonspor kullandı. Ama topu kalecinin üzerine attı. CAS atışı tekrarlartı. TFF, dördüncü hakem edasıyla,iki tarafa da eyyam yaptı durdu. Siyasilerin hiçbiri pozisyonu net görememiş! Valla öyle söylediler.... Bu süreçte, Trabzonspor camiası bütün enerjisini kupanın peşinde harcarken, Fenerbahçeli taraftalar ise pozisyonu, kulübün siyasi güçler tarafından sıkıştırılmak istenmesi olarak değerlendirildi. GS BJK üç maymunu oynadı! Önce Türk Telekom Arena,sonra da Vodafone park inşaa edildi! Şunu eklemeden geçemicem, Stadyum konusunda Cumhurbaşkanımızın hakkını teslim edelim;sayesinde her yerde mükemmel stadyumlara kavuştuk. O dönemde futbol, saha içinde oynanan alanların dışında konuşulur hale geldi. Adliye muhabirleriyle spor muhabirlerinin görevlerinin kesiştiği bir süreç yaşandı. Mübaşirler dava aralarında köşe yazıları yazmaya başladılar Bu arada "Çarşı" pazar karıştı Beşiktaş'ta. İkinci yarıya takımlar oyuncu değişiklikleri ile başladılar. 2012' nin son dakikalarında Galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etti. Maç sonunda, kupanın Stadyum'da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla verilebilmesi, siyasetin futbolun üzerindeki ağırlığını dahada güçlendirdi. Bazıları, Recep Tayyip Erdoğan'ın top'a girmesini doğal karşıladı. Çünkü Başbakan eski bir futbolcuydu. Bana göre de öyle valla. Zira futbolu Yıldırım Demirören'in yönettiği yerde, Recep Tayyip Erdoğan'a Maradona edasıyla bakabilirim. O gece Galatasaray yöneticisi Başbakanı aradığında Başbakan da ona; "Efendi efendi,saatin kaç olduğunun farkında mısınız, biz memleket yönetiyoruz" deseydi, yapılan müdahaleye "oyna avantaj" diyebilirdik. 'Siyasi erk illede müdahale edecekse, Doğru yerde, doğru zamanda etmeli. Bazen güzel güzel kararlara vesile olabilir. Bazı kararları devlet desteğini arkanızda gördüğünüz zaman daha rahat alabilirsiniz. Konunun uzmanlarına göre futbol ve siyaset her zaman içiçeydi. Ancak bu dönem yeni gelişmeler yaşandı. Futbolumuz yeni isimlerle tanıştı. Şampiyonluğa oynayan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor tribünleri, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” diye yürekten İzmir Marşı'nı söylerken, yarışa iktidarın gölgesindeki Medipol Başakşehir dahil oldu. Tribünlerinde bir avuç taraftarı olan, “Koruyup-kollanan” Medipol Başakşehir deniliyordu. Neden? Kimler koruyor? Kulübü kimler yönetiyordu? Perde arkasında Kadir Topbaş vardı aslında. Eski İBB başkanı.. Ama Topbaş,topun başına hiç geçmedi. Zaten jubilesini de yaptı başkan. Göksel Gümüşdağ. Kulübün başkanı… Erdoğan ailesinin damadı sayılır. Damat Gümüşdağ siyasette başarılı bir isim. Düne kadar Kulüpler Birliği Vakfı başkanlığını da yürütüyordu. O dönem usta işi bir vuruşla, TFF ile kulüpler birliğini ayrı ayrı köşelere yolladı. Bu vuruşla suyun başına kulüpler birliği oturdu. Başakşehir'e dönelim; . Kulüp yönetiminde damat dışında bir de kayınço var… Ahmet Ketenci. Medipol Başakşehir Yönetim Kurulu Üyesi. Erdoğan'ın dünürü Kulübün asbaşkanı Mesut Altan… Aynı zamanda Kulüpler Birliği Vakfı denetleme kurulu üyesi. Diğer asbaşkan -Refah Partisi Gençlik Kollarından gelen Of'lu- Mustafa Saral. Düşünün… Siyasette ve federasyonda bu kadar güçlü isimlerin yönetimde olduğu futbol takımı. Siyasetin futbola etkisini Başakşehir takımıyla ilişkilendirebilirmiyiz? Pozisyonun içine siyaset girdimi sizce? Sizi bilmem ama bana göre; Siyaset olduğu gibi futbolun içindedir. Hemde iliklerine kadar. Dört Büyükler varya, Hani, FB, GS, BJK, TS.. Ne büyüğü? Futbolda tek büyük var SİYASET! . Filler ve çimen benzetmesi gibi Filler tepişir, çimenler ezilir. çimenler olmasa, filler neyin üstünde tepişir ? Ortada fillerin savaşı var,futbolseverler de çimen gibi gözüküyor."

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol