Zorluklar, sıkıntılar karşısında çoğu kez umudumuzu yitirip, aydınlıklar içerisinde kendimizi karanlıkların derinliğine bırakıp gidiyoruz. Benim yaşamımda da bu böyle olmuştur. Kahir ekseriyeti oluşturan büyük bir kesiminde de. İnsan vücudunu emir komuta eden beyin içinde var saydığımız akıl denen nesneden uzaklaşıp duruyoruz. Halbu’ki beyin sağlam ise bedeni istediği yöne yönlendirir. Tersini düşünelim beden sağlam, beyin işlevini yitirmiş ise o zaman yapacak ve yapacağımız hiçbir iş önem arz etmez.

Aile içinde başlayan hayat yolculuğunda önümüzde çok sayıda engellerle yüz yüze gelebilirsiniz. Küçük bir iş kurarak iş hayatına atılır, gayretlerinizin çabası sonrası daha sonra da kimseye muhtaç olmadan yaşayabilir veya çokta zengin olabilirsiniz. Bazen de bürokrasi basamağında hızlı adımlarla ve beyin gücünüzle makam ve mevki sahibi de olabilirsiniz. Değişik açıdan da bakıldığında kendinizi birden bire güçlü bir siyasi parti içinde bulup gittikçe yükselen bir grafik sonucu elinize büyük imkanlar da geçebilir. Mebus olursunuz, Bakan olursunuz, daha da yukarlara çıkabilirsiniz. Bunların hepsi doğal olarak karşılanabilir.

Ancak verdiğim bu birkaç örnekte olduğu gibi elde etiğiniz bütün kazanımları birden bire kayıpta edebilirsiniz. Gerçekten helal ve adil olarak bu kazanımları elde edip, bilahare tökezleme dönemine girdiğinizde işte o zaman kendinizle yüzleşme zamanı geldi demektir. Belki kısa, belki de uzun bir süre kapılar yüzünüze kapanabilir. Ancak ilkeli ve dürüst iseniz… Bütün kapıların tekrar açılabileceğini de düşünüp o kapıya vurmayı da bilmelisiniz. Mutlak açılacaktır o kapı. Zamanı bilemem .. ancak yılmadan, karamsarlığa kapılmadan bütün umutlarınızı yitirmeden ..

“O kapıda durmayı bilin..! Hz. Mevlana’nın söylediği bu cümleleri kendi bilgi dağarcığıma göre yazmaya çalıştım.

Saygılarımla...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol