Zaman, acımasız bir oyun perdesi gibi. Hayat, hiçbir gizlisi saklısı olmaksızın sahne alırken zaman perdesi açılır ve kapanır. İnsana yaşamam dediklerini yaşatır, olmaz dediklerinin olduğunu gösterir. Hem hiç ölmeyecekmiş hissi verir hem de her an ölebileceği gerçeğini çarpar suratına. Tanrı’nın eli gibi her yere uzanır zaman. Durmaksızın akan deli bir ırmak misali önüne katıp evreni, devam eder başlangıcı bilinmeyen sonsuz yolculuğuna. Bizler sadece misafir olabiliriz zamana. Geçer gideriz çaresizce içinden. Tek tek insanlar için doğumla başlayan zaman, sadece ölümü çağrıştırır. Zamanın bir insan için işlemeye başlaması demek, ölüme an be an yaklaşması demektir. Belki de zaman, ölüme doğru yolculuk etmektir. Acımasızdır zaman!

Aynı anda hem yaratan hem de yok eden zamanda torpil işlemez. Statüler, cüzdanlar, ideolojiler ve aidiyetler farklı muamele görmez. Sadece “kötülük” etkiler zamanı. Hareketini hiç kesmeyen zaman çarkını kavrayan karanlık ve iri pençeli bir canavar misali, sivri ve keskin dişleri arasında insanların hayat çemberlerini paramparça ederek yutar. Düzenleri alt üst eder. Umut ekili tarlaları talan eder. Hayal yüklü gemileri batırır. Akbabaların uçuştuğu bir dünya yaratır kötülük. Kırar, döker, yorar ve tüketir. Acımasızdır kötü olan! Kötülük karşısında elinden bir şey gelmez zamanın. En iyi bildiği işi yapmaya, yani devam eder akmaya.

Tüm hiçe sayılmışlığı ve yıkılmışlığına rağmen sürer zaman. Öyle ki denizi bile sahile küstürür kötülük. Güneş’le Dünya’nın nikâhını bozar, kozmik düzenden korkunç bir düzensizlik inşa eder. Torpilin işlemediği zamanda ayrıcalıklar yaratır kendinden olan insanlara. Hak yiyerek, etrafına eziyet vererek, herkese hakaret ederek, iftira atarak ve düzenbazlık yaparak makam, koltuk ve kabarık cüzdanlar verir onlara. Doğruyu hiçe sayar, doğru olanı ezer, yalnızlaştırır. Boşta kalır iyiliğin insanlığa uzanan kolları. Yalnızlığın dermansızlığında çaresizce ezilir iyi olan. Kötülerin hükmettiği yaşan(may)ası bu dünyada esir hayatı sürer iyiler. İnsanlığın bütün ikiyüzlülüğü kötülüğe çanak tutar. Çıkar bağımlılığından kör olur kötünün gözleri. Acı vermekten haz alırlar. Onların mutluluk tanımı bile kötüdür. Saflığın hayalini kuranlara cehennem olur dünya. Güneşin hevesle parladığı aydınlık günlere gebe geceler düşlerken, şekilsiz, eciş bücüş ve belki de suretsiz varlıkları içinde barındıran gecelere mahkûm eder kötülük. Mücadeleyle geçen ömürler, umuda ve huzura erişemeden geçip gider zamanın içinden. Çaresizdir kudretli zaman.

Zamana diklenenler arasında en usta hırsız, hayattır. Verdiği sözleri tutmaz hiç. İnsanın hayalleri uçup gider zaman içinde. Hayat buna asla aldırış göstermez. Yıldızlı geceler misali şatafatlı aldanışlara konu eder insanı. Kişi kendinden olur, bunu bile fark edemez. Hayat acımasızıdır!

Bu kadar çok acımasızlığın orta yerinde kalan insan, nasıl olur da umudu, hayali ve iyiliği inşa etmek arzusu yerine kötülüğü, çirkinliği ve vahşeti yükseltme hevesine kapılır? Yeryüzünde bunun cevabını verebilecek kimse olduğunu sanmıyorum.

Yine de onurlu ve dürüst olmalarına yardımlarından dolayı şükran borcu var iyilerin kötülere. Sadakati, ihanet edenler sayesinde öğrenip benimsedi insan. Doğruların önemini yalancılar sayesinde kavradı. Mutsuz edenler olmasa mutluluğun gerçek değerini bilemeyeceklerdi. İnsanlar her türlü iyiyi, doğruyu ve güzeli kötü, çirkin ve yanlış olandan öğrendi. Kıymet bilmeyi, vefayı ve bağlılığı; satılarak, sırtından vurularak öğrendi. Belki de azami derecede kötülük, yaşamı öğrenmek için gerekliydi ama salgın hastalık gibi sardı kötülük evreni.

Her şeye alıştı bir şekilde insanoğlu ama vefasızlığı bir türlü hazmedemedi. Sırtından bıçaklanmanın acısı, tarihin hiçbir döneminde azalmadı. Yardım edip destek olduğu insanlar tarafından yarı yolda bırakılmanın insanın içinde açtığı yaraya hiçbir deva bulunamadı. Bugün “Umudum kırıldı.” diye üzülse de insan, her zaman yeni umutlar yeşertebildi yüreğinde. Hayal kırıklığı içinde perperişan olsa da olsa da zamanla yeni hayal balonları uçurabildi benliğinde hayali yettiğince. Bir tek dostunun sırt çevirmesine katlanamadı insan? “Bu da olmadı, yenisini bulurum.” diyemedi. Güvenemedi sonrasında kolay kolay. Kardeşinin yarı yolda bıraktığı insan “Benim böyle bir kardeşim yok.” diyerek kestirip atamadı. “Et tırnaktan ayrılmaz.” dedi ve yarasını içine gömdü ama o da bir daha güvenemedi kimseye. Anne-babasının eziyet ettiği ya da sokağa attığı çocuklar “Ben başka bir aile istiyorum.” diyecek değildi ya? Sessizce yarasını gömdü içine. Sürekli kendi içine döndü, ta ki yapayalnız kalana kadar… Zaman tüm bunlardan habersiz sürdürdü akmayı. Ve bu insanların acıları hiç dinmedi. İnsanın “canım” dedikleri acımasızdır!

Hayat dediklerimiz, koca zaman içinde sadece kısacık birer an’dır. Anlık hayatlarını cehennem edenlerle geçti bazılarının hayatları. Zamanı esrarengiz kötülüklerle kuşatan kalbi kötü, niyeti kötü ve fikri kötülerin tahakkümünde geçti. Zaman da hayat da acımasızdı belki ama insana en büyük zararı yine insan verdi.

Zaman seni düşünmez, hayat hiç düşünmez, aslında kimse düşünmez. Seni tek düşünen yine senden başkası olmaz. Nasılsa su akar yatağını bulur. Herkes sadece kendinden sorumludur. Bedenine değil davranışlarına ayna tutacaksın. Kıyafetin uyumlu mu, saçın düzgün mü diye değil yapacağın davranışı başkası sana yapsa ne hissederdin ona bakacaksın. Biliyorum çok zor ama bu kadar bencil, bu kadar hırslı ve bu kadar aç gözlü olmayacaksın. Şeytanın gör dediğini görecek, Sağır Sultan’ın duyduğunu duyacaksın. Gözü açık, bilinçli ve akıllı olacaksın. Okuyup araştıracak, öğrenip öğreteceksin. Hak yemeden, kalp kırmadan, yalana başvurmadan çalışacaksın. İyi bir hayat sürmek için ne gerekiyorsa yapacaksın ama asla ve asla insan olduğunun unutmayacaksın!

Kötüler, hayat ve zaman kesinlikle çok acımasız. Zaman evrenin işleyişindeki yolunda ilerlemenin, yani görevini yapmanın dışında bir şey yapmaz. Hayatının gidişine de kader, irade, talih, hayatına giren insanlar ve tercihlerin yön verir. Peki ya insanı kötü olmaya mecbur eden ne? Kötü olmak bir tercih değil mi? Doğasına aykırı davranan şimdi hangisi? Peki hangisi daha acımasız?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol