İnsanlığın var oluşundan günümüze kadar gelen, bir kişilik zafiyetidir ikiyüzlülük. İkiyüzlülük denince aklımıza hemen, özü, sözü bir olmayan, yalancı, riyakâr bir insan modeli gelir. Gerçek yüzlerini maskeleyerek, yalan rüzgârında savrulup, yeni yeni şekillere bürünüverirler. Yalanlarını da vücut diliyle destekleyerek, karşıdakini aldatmaya yönelik bir davranış biçimidir ikiyüzlülük.

Bunun en çarpıcı örneğini Ortaçağda Hasan Sabbah'ta görürüz. Din, iman, sevgi, kardeşlik maskesiyle, tarihte acımasız en kanlı ve vahşi terör grupları oluşturmuştur. Kendine bağlı hastalıklı beyinleri haşhaşla uyuşturarak, cennet vaadiyle acımasız birer katile dönüştürmüştür.

Kısacası, maskelenmiş bir yüz; dinimizce de lanetlenmiş ve insanlık bu riyakârlığa karşı uyarılmıştır.

(Resulullah aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: ‘Kıyamet gününde, Allah nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da ikiyüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden kimselerdir.''

Bunun en ibret ve dehşet verici örneğini geçmiş tarihimizde olduğu gibi, yakın geçmişimizde milletçe yaşadık.

Aslında günlük hayatımızın birçok alanı ikiyüzlülük üzerine kurulu bir deneme alanı değilimdir? Ticari alandan tutun da, siyasi alanımıza kadar bir virüs gibi sarmış bir birimizi kandırma tuzağına dönüşmüştür. Kısacası ''Şu yalancı dünyada yalanı ile yaşamaya mahkum edilmiş bir çok insanın sığınağı haline gelmiştir.''

İkiyüzlülük, utanılması gereken bir kişilik, davranışlarımıza yansıyan ve şeytani bir hüviyete bürünmüşlüğün adıdır.

Milli şairimiz M. Akif Ersoy bir gün ''İkiyüzlüleri sever oldum'' demiş. Etrafındakiler şaşırmışlar.

-Aman üstat nükteyi anlamadık, izin buyurun, izah buyurun deyince; ‘İki ikiyüzlüleri görünce ikiyüzlülere mum oldum’ ‘der. Hal böyle olunca, bazılarını uzaktan sevmek daha güzel oluyor sanırım... Yakından tanıyınca sevgi nefretle yer değiştiriyor.

Ne yazık ki günümüzde, bu tür yüzü maskeli iki ikiyüzlüler, sevilip itibar görmekte. Özü, sözü bir olan, her zaman doğruları söyleyen insanlar pek te hoş karşılanmıyor. Hatta doğru adamlığının bedelini ödüyor. Duruma göre vaziyet alan, kimin yanında, kimin karşısında olduğu belli olmayan insan tipleri makbul sayılmakta ve bir takım insanların doyumsuz egolarını besleyen çerez durumuna düşmekteler.

Maalesef, zavallı toplum kaç nesildir maskeli balo da yaşar gibi, ihtiyaca göre seçilen maskeler takılıyor çehrelere... Bazen oluyor, içinden küfrettiği çehrelere iltifatlar yağdırılıyor. Kendimizi beğendirmek uğruna, şekilden şekle giriyor, rolden role geçiyoruz arsızca. Yani; gülen, ağlayan maskeler yüzümüzde yapışıp kalıveriyor. Palyaço komedisiyle karnavala dönüşüyor günlük hayatımız.

Ne olurdu sanki herkesin, kendisini gerçek yüzüyle sergilediği, içinden geldiği gibi olabildiği, samimiyet dünyasında buluşabilseydik. Çok mu zordu bunu başarabilmek?

Haydi, gelin; ani bir titreyişle, şu yalan dünyada, yalancı çehrelerimizden maskelerimizi çıkarıp, bu kirli ve ağır yükten kurtulalım.

Şimdiden tezi yok. Atalım şu sahte maskeleri, kendimizle buluşup kucaklaşalım.  Sevgi yağmurunda yıkansın güneşe hasret çehrelerimiz...

Türkçe ıslıklar çalalım yurdumuzun her köşesinden. Dokunsun yüreklerimiz birbirine insanca...

Arınsın bedenimiz ikiyüzlülükten. Tertemiz, içten,  en yalın halimizle kalalım. Sevgi ve kardeşlik olsun parolamız…

Unutmayalım bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür..

Sağlıklı ve mutlu kalın

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol