D vitamini eksikliği lösemiyi de tetikliyor

Memorial Bahçelievler Hastanesi Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Müge Gökçe, löseminin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

D vitamini eksikliği lösemiyi de tetikliyor

Memorial Bahçelievler Hastanesi Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Müge Gökçe, löseminin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

17 Haziran 2019 Pazartesi 15:52
D vitamini eksikliği lösemiyi de tetikliyor

Memorial Bahçelievler Hastanesi Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Müge Gökçe yaptığı açıklamada; “D vitamini eksikliğinin; obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom, hipertansiyon ve kanser gibi birçok ciddi hastalığa zemin hazırladığı bilinmektedir. Bunların yanında son yıllarda yapılan çalışmalarda lösemi ile ilişkisi de ortaya konmaktadır. Güneş ışığına maruziyetin az olması nedeni ile Kutup bölgelerine yakın yerlerde yaşayan insanlarda D vitamin eksikliği daha sık görülürken, Ekvatora yaklaştıkça D vitamini eksikliği oranının düştüğü görülmektedir. Yapılan çalışmalar Ekvator ülkelerinde çocukluk çağı lösemilerine daha az rastlandığını göstermektedir. Buradan yola çıkılarak D vitamininin çocukluk çağı kanserlerindeki yeri araştırılmaya başlanmıştır. Lösemi tanısı alan hastaların birçoğunda D vitamini eksikliği saptandığı gibi, D vitamini eksikliğinin devam etmesi tedavi başarısını da olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca yapılan laboratuvar çalışmalarında; D vitaminin bazı lösemi hücrelerine etki gösterdiği bilinmektedir. D vitamini eksikliği tek başına lösemiye neden olmaz ancak risk faktörü olan hastalarda süreci hızlandırabilecek bir etken olabilmektedir. D vitamini eksikliğini engelleyebilmek adına yenidoğan döneminden itibaren D vitamini takviyesi yapılması, güneş ışınlarından yeterli ölçüde faydalanılması, süt, peynir, yumurta ve balık gibi D vitamininden zengin besinlerin düzenli tüketilmesi önerilmektedir” dedi.

Giderek büyüyen bezeler dikkate alınmalı

“Akut ve kronik olmak üzere 2 tip lösemi vardır.Çocukluk çağında en sık görülen tipi akut lenfoblastik lösemidir” diyen Gökçe; “Ateş, solukluk, halsizlik, yorgunluk, vücutta morluklar, tekrarlayan anlamsız burun ve diş eti kanamaları, özellikle ağrı kesiciye yanıtsız kemik ağrıları, boyunda bezeler löseminin belirtileri olabilir. Çocuklarda bu belirtilerin bir ya da birkaçı olduğunda vakit kaybetmeden çocuk doktoruna götürmek önemlidir. Ancak bu bulgular sadece löseminin bulguları değildir. Örneğin büyüme çağında kemik ağrıları görülebilmektedir. Ancak büyüme ağrıları lösemi gibi gece uykudan uyandırmaz ve ağrı kesici ile kısa sürede kontrol altına alınabilir. Boyundaki bezeler ise bazı enfeksiyonlarda da ortaya çıkabilir. Ancak antibiyotik tedavisi ile küçülmeyen ya da giderek büyüyen boyun bezeleri olması durumunda mutlaka bir çocuk hematoloji uzmanına görünmek gereklidir” şeklinde konuştu.

1 yaşın altındaki bebeklerde lösemi yüksek risk taşıyor

Gökçe sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Lösemi; lenfoma ya da meme kanseri gibi evrelendirilemez. Ancak yaş, kemoterapiye yanıt durumu ve genetik analiz sonuçlarına göre düşük, orta ve yüksek risk olmak üzere 3 risk grubuna ayrılır. Tanı anında 2-5 yaş arası olmak iyi bir bulgu iken, 1 yaş altı olmak riskli bir bulgudur. Rutin kan sayımında aneminin, trombosit düşüklüğünün ve lökosit yüksekliğinin olması durumunda lösemiden şüphelenilir. Periferik kan sayımında lösemik hücrelerin görülmesi de lösemiyi destekler. Ancak kesin tanı her zaman kemik iliği aspirasyonu ile konulur. Kemik iliği aspirasyon işlemi anestezi ile yapılan, çocuğa zarar vermeyen hafif ağrılı bir işlemdir.

Yüksek riskli hastalarda kemik iliği nakli gerekebiliyor

Lösemi tedavisi risk grubuna göre ilaç dozları ayarlanarak kemoterapi ile yapılmaktadır. Düşük ve orta riskli hastalar sadece kemoterapi ile tedavi edilmektedir. Ancak yüksek riskli hastaların bir kısmı kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi edilirken bir kısmına da kemik iliği nakli yapılması gerekmektedir. Düşük riskli lösemilerde tedavinin başarı şansı yüzde 85-90, orta riskli lösemilerde yüzde 80-85 ve yüksek risklilerde yüzde 75-80’dir. Lösemi vakalarının yüzde 10-15’i tekrarlayabilir. Hastalığın tekrarlama zamanı önemlidir. Örneğin tedavi devam ederken tekrarlayan olgular daha riskli olup mutlaka kemik iliği nakli yapılması gerekir. Ortalama 2 yıl olan tedavi süresi bittikten sonra 5 yıl tamamlanana kadar hastalar nüks için risklidir. 5 yıl tamamlandıktan sonra ise iyileşmiş kabul edilir.”

Çanakkale Hedef Gazetesi

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol