Günümüzde futbol denildiğinde herkesin kafasında farklı şekiller oluşmaktadır.

Kimisi için profesyonel takımlarda yer almak, kimisi için arkadaşlarıyla beraber halı sahada top koşturmak,kimileri için de para kazanmak, kimileri için şöhret sahibi olmak demektir.

Burada  sorgulamamız gereken konu; futbol araç mı, yoksa amaç mıdır?

Futbolun ve genç futbolcuların gelişimi açısından Usta  futbolculara farklı bir bakış açısı, yeni bir yorum getirmemiz oldukça yarar sağlayacaktır.

Bir futbolcu, futbola başladığı ilk günden itibaren yaşadığı her tecrübeyi, her bilgiyi,her anı,hafızasına  kaydetmeye başlar.

Oynadığı her müsabakadan, yaptığı her antrenmandan sonra, tecrübeleri katlanarak artar.

Elde ettiği her türlü kazanımı, bir sonraki müsabakada, daha iyi sonuçlar alabilmek  için kullanır.

Yaşadığı tecrübeleri başarı ile kullanabilen futbolcular, işin piri konumuna geldiklerinde, hem kendilerini, hem de futbol sevenleri  mutlu ederler.

Eskiler hep anlatır; çocuklar iyi bir meslek sahibi olsun, ayaklarının üzerinde kalabilmeyi öğrensin, ekmek kazanmanın ne demek olduğunu anlasın diye çocuklarını, fırıncı Müjdat Ustaya, kaportacı Bekir Ustaya, terzi Tevfik Ustaya,  verirlermiş.

Her meslek erbabının isminin sonunda ''Usta'' bulunuyor?

Peki o ustalara ne kadar saygı duyuyoruz?

Günümüzde Futbolun ustaları için  ''Veteran'' denilİyor.

Ununu elemiş ancak, eleğini duvara asmamış bu ustalar, ‘yaş yetmiş iş bitmiş’ deyimine kafa tutarcasına, olayın aslında bundan sonra başladığını tüm dünyaya haykırmaktadırlar.

Ayrıca veteran kelime olarak da, sanıldığının aksine ‘bitmiş’ anlamına gelmemektedir.

Tarihte savaş alanlarında büyük başarılar kazanan, ulus tarafından büyük saygı duyulan, elleri öpülecek, omuzlarda taşınacak şahsiyetlere verilen isimdir.

Genç oyuncuların üstüne düşen görev;  bu ustaların tecrübelerinden faydalanmak,

Ustaların ise, tecrübelerini gelecek nesillere aktarabilmek olmalı.

Veteran futbolcular yada yöneticiler, gerek sahada ,gerekse  saha dışındaki   davranışları, futbolumuzun geleceği olan genç nesillere örnek olmalıdır.

Hepimizin etrafında  eski usta oyuncular vardır. Onların geçmişine saygı duyun. Onlarla gurur duyun. Asla kendinizi onlarla  kıyaslamayın. Kendinizi  ''madara'' etmeyin. 

Onlarla fırsat bulduğunuzda sohbet edin, o anlatsın siz dinleyin. Keyif  alırsınız!

Futbol, şüphesiz ki sıradan bir insanın  dünyasını anlamak ve anlatmak için uygun bir  kanal.

Ancak ötesi de var: Saygı,Sevgi,Dostluk,Hoşgörü.

Eric Cantona, ''Hayata Çalım At'' filminde ne öğütlüyordu adaşına?

“Takım arkadaşlarına güvenmen gerek her zaman, yoksa kayboluruz.”  Yani, takım oyunu şart!

''Futbolun gerçek keyfi orada dururken,büyük çıkarlar için,ucuz  fugüran rolleri peşinde koşanların oynadığı bir filmin, sonunu görmeden nasıl biteceğini %99 anlarız.

“Hiçbir film, futbolun verdiği heyecanı veremez.

Futbolun güzelliği, sizin sonucu kesin olarak asla bilememenizdir.”

Bir futbol takımında kimin kaleci olduğu bellidir. Çünkü futbol kuralları bunu zorunlu tutmuştur.

Ancak kimin forvet, kimin orta saha, kimin kaptan olacağının kararını teknik direktör verir.

Teknik direktör sürekli inceler, bazen futbolculara yeni görevler verir, yeni taktikler uygular  Bunun için antrenman çalışmaları, kondisyon gelişimleri gibi programlar yapar ve uygulatır.

Teknik direktörün görevi, yola  çıktığı oyuncularını hedefe  ulaştırmak olmalıdır!

Peki ya futbolcular, teknik direktörü dinlemezse? Yada teknik direktör futbolcuları yanlış analiz ederse?

Futbol’u,oynamak da,oynatmak da,''USTALIK'' ister.

Ustalara saygı gösterin. Geçmişiniz sizi komplekse sokmasın. Ne kadar çok saygı,o kadar az ego..

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol