Başkan Gökhan, sosyal medyadan seslendi

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümünde vatandaşlara sosyal medyadan yayınladığı video ile seslendi.

Başkan Gökhan, sosyal medyadan seslendi

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümünde vatandaşlara sosyal medyadan yayınladığı video ile seslendi.

18 Mart 2020 Çarşamba 14:08
Başkan Gökhan, sosyal medyadan seslendi

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yılda 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi konuşmasını sosyal medyadan yapan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan; “Dünyanın dört bir yanına dağılmış, ancak yüreği bugün Çanakkale’de atan sevgili dostlar. Bugün, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 105. Yıldönümü. Size eşsiz bir kahramanlığın yıldönümünde, "Özgürlüklerin ve Barışın Kenti Çanakkale"den sesleniyorum. Bugün, bizler için şehit olanları anlatmayacağım. Onların aziz hatıraları zaten sonsuza dek hep taptaze yüreklerimizde, Ben bugün size başka birilerinden bahsedeceğim. Pek görülmese de görülmek istenmese de övgüye değer birileri var. Anıldıkları, anlaşıldıkları yok. Anıtları yok. Ama anıt gibi birileri var. Çanakkale şehitleri gibi özverili ve yürekli birileri var. Kadınlar. Ben bugün Çanakkale Savaşını ve kadınlarını anmak istiyorum. İnanıyorum ki 105 yıl sonra o fedakâr kadınları hatırlamakla, Kadınlarla birlikte erkek kahramanlarımızın da ruhları huzur duyacaktır” dedi.

“Tarihi yazanlar rakamlar değil insanlardır”

“Kınalı kuzulardan bahsederiz hep. Peki ya onları kınalayanlar?” diyen Başkan Gökhan; “Anıtları dikilenlerden söz ederiz hep. Ya ağıtları yakanlar? Kaçının adını sayabiliriz bir çırpıda? Oysa 105 yıl evvel Çanakkale’nin yangın yerine, bir parçalarını gönderdi onlar. Toprakları, kadınlıklarıyla onlar harman etti. En ağır bedelleri hep onlar ödedi. Kim demiş ki Çanakkale Cephesine sadece erkekler gitmiştir. Bir de ellerinden tutup dualarıyla analar gitmiştir. Kim demiş ki sadece askerler can verir. Oğullarıyla birlikte, analar da toprağa canından can verir. Burası Çanakkale’dir, burası hürriyet için düşmeyecek Ana Kaledir. Anaların evlatlarını gönderdiği Çanakkale, aslında Ana’lara çok benzer. Şefkatli bir ana çocuklarını nasıl bağrına basarsa, Çanakkale’de işte öyle bağrına basar. Üstelik evlat da ayırt etmez; Hatay’lı Mehmet'i de, Manastırlı Hüseyin Avni'yi de, Fransız Joseph’i de, Avustralya'lı Tom'u da koynunda saklar. Çünkü analar bilir; tarihi yazanlar rakamlar değil insanlardır. Çanakkale Türküsü ’nü hepimiz biliriz, Heybetli söylenir. Ama gönlümüzün de tellerini titretir. Aynalı Çarşı; bir askerin başı kadın, sonu kadın olan türküsüdür. “Ana Ben Gidiyom Düşmana Karşı” diyerek bir kadına vedayla başlar yolculuk. “Kimimiz nişanlı, kimimiz evli.” sözlerinde, geride bırakılan kadınlar hatırlanır. “Analar babalar umudu kesti. Of gençliğim eyvah.” sözleriyle türkü biter. Ve bir türkü değil sadece, uzaklarda bekleyen bir kadının kalan son umudu da biter” şeklinde konuştu.

“Kadınlar çok kıymetli”

Başkan Gökhan konuşmasını şu şekilde sürdürdü; “Kadınlar çok kıymetli. Bu kıymeti başkalarından öğrenecek değiliz. Çünkü Atatürk isminde bir başöğretmenimiz var. Kimse boşuna uğraşmasın. Yok saymaya çalışsalar da görmezden gelseler de Atatürk var. Bir ananın hakkını teslim etmenin, kadına değer vermenin ne olduğunu bize o gösterdi. Anzac Annelerine şöyle seslendi: “Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Ve uzaklardan Avustralyalı bir anne Atatürk’e şu mektupla cevap verdi; “Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını, alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi. Bir ana olarak bana, bir güzelim teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine Ata demek istiyoruz. Çünkü, yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler, ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce, ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata’ya tüm analar adına şükran, sevgi ve saygıyla…” Atatürk işte bunun için çağının ötesinde bir liderdir. Çünkü vicdan budur, insani olan budur.”

“Nice kadınımızı hayatta tutamadık”

Buradan aziz şehitlerimize de seslenmek isterim. Sen yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken dahi sevdiğine mektup yazıp, Ruhum diye hitap edensin. Bizse kadınlarımıza böyle seslenemedik, hak ettiği değeri ona veremedik, kestiği saçını satıp, parasını cepheye gönderen kadını, hak aradığı meydanlarda saçından sürüdük. Özgecanı, Şule’yi, Emine’yi, Ceren’i ve daha nice kadınımızı hayatta tutamadık. Sen kadınına mektubunun arasında kır çiçekleri gönderirken, biz kadınlarımızı koruyamadık. Biz erkek doğduk, ama adam olamadık. Kıymetli Yurttaşlarım aradan 105 yıl geçti. Şimdi Anadolu, yine ağlayan ve gururlu Ana Dolu. Şehit cenazelerinde, kimi asker elbisesi giyinmiş, kimi selam duran, dimdik ve vakur kutsal analara, eşlere, kız kardeşlere, evlatlara selam olsun. Ateş en fazla da düştüğü yeri yakar. Umursamamak, unutmak, olsa olsa yanan ateşe odun atar. Şurası da kesin ki şehidin helvası, sizlerin ocağında kavrulmadığı sürece size hep tatlıdır. Bana göre en kavurucu ağıt, bir kadının feryadıdır. İşte ayaklarının altı öpülecek analardan biri daha geçen günlerde şehit olmuş evladının botunu öpüyor, yavrusunun kokusunu o botta arıyordu. Çünkü Behçet Kemal Çağlar’ın bir şiirinde dediği gibi Sevginin en kutsalı “anam” diyen sestedir. “Çocuğum” dünyadaki en sevimli bestedir. Tabii ki vatan sağ olsun. Vatan sağ olsun, ama keşke çocuklarımız da sağ olsa. Başımız sağolsun. Başımız sağ olsun, ama keşke canımız da canlarımız da sağ olsa.”

“Çanakkale Deniz Zaferi kutlu olsun”

“Oysa bütün kadınlar paha biçilmezdir” diyen Başkan Gökhan; “Kaz Dağları’nın efsanesi Sarıkız gibi, Troia’da Helen gibi güzeldir onlar, Gelibolu’da ilk öğretmen Refet Angın gibi bilgedir onlar, Çanakkale Cephesinden gelen yaralılara gönüllü hastabakıcılık yapan Edibe Hanım’dır onlar, Bilim insanı olup etraflarını aydınlatan Muazzez İlmiye Çığ’dır onlar, Doktor olup, Anadolu’da cüzzama savaş açan Türkan Saylan’dır onlar, Çanakkale savaşının 105. Yıldönümünde; Çanakkale gibi çok özel bir şehrin Belediye Başkanı olmanın gururuyla, Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm kahramanlarımızı, Çanakkale Şehitlerimizi ve canlarını, ruhlarını bu güzel toprağa veren yüce kadınlarımızı şükranla anıyorum. 105 yıl önce yol gözleyen nişanlılara, eşini yitirenlere, yetimlere selam olsun. Düşman donanmalarından daha kudretli ve mübarek analara selam olsun. Onurlu, cefakâr, özverili, yiğit kadın gibi kadınlara selam olsun Huzur içinde uyusunlar. Şükran, sevgi ve saygıyla. 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 105. Yılı kutlu olsun.” ifadelerini kullandı.

Çanakkale Hedef Gazetesi

Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol