“Tarımsal sorunlarımız sadece iklim faktörleriyle sınırlı değildir”

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Çanakkale Şubesi, tarımsal üretimde yerli üretici ve tüketiciyi koruyacak, sağlıklı, çevreyle dost ve sürekli bir tarımsal üretimi sağlayacak tarım politikalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesini talep ettiklerini bildirdi.

“Tarımsal sorunlarımız sadece iklim faktörleriyle sınırlı değildir”

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Çanakkale Şubesi, tarımsal üretimde yerli üretici ve tüketiciyi koruyacak, sağlıklı, çevreyle dost ve sürekli bir tarımsal üretimi sağlayacak tarım politikalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesini talep ettiklerini bildirdi.

11 Mayıs 2018 Cuma 16:35
“Tarımsal sorunlarımız sadece iklim faktörleriyle sınırlı değildir”

Gelecek yıllarda tarım sektörünü ilgilendiren konularda alınacak kararların sektörün tüm bileşenlerinin katılımlarıyla yapılacak değerlendirmeler sonrasında uygulanmasının yararlı olacağını düşünen Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Şubesi Yönetim Kurulu’nun açıklamasında; “Ekim 2017 ile Mayıs 2018 arasında toplam yağış, uzun yıllar ortalamasının yaklaşık %4 üzerinde gerçekleşmesine karşın 2018 Nisan ayı içinde düşen yağış uzun yıllar ortalamasının %74 altında gerçekleşmiştir. 2018 yılı Nisan ayı son 38 yılın en kurak 2. Nisan ayı olmuştur. Bilindiği gibi, İlimizde Nisan ayı hububat üretiminde başaklanma-süt olum evrelerinin gerçekleşme dönemidir. Bu dönem hububatta su ihtiyacının en yüksek olduğu dönemdir. Bu evrede yeterli su alınmaması verimde büyük kayıplara yol açabilir. Sulama olanağı olan yerlerde kuraklığın bu etkisi sulama ile görece olarak azaltılabilirken sulama olanağı olmayan ve özellikle kıraç arazilerde ekilmiş hububatta kuraklık kaynaklı verim düşüklükleri trajik olabilir. İçinde bulunduğumuz tarımsal üretim yılında kış döneminin sıcak geçmesi buğday alanlarında büyük verim kaybına yol açan süne zararlısı yoğunluğunda aşırı artışa yol açmıştır. Ayrıca hububatta mantar ve pas hastalıkları kaynaklı verim kayıpları görülme riski de yüksektir. Tarımsal sorunlarımız sadece iklim faktörleriyle sınırlı değildir. Ne yazık ki tarım politikalarımız tarımsal üretimimizin ülke ihtiyaçlarımızı sağlıklı, doğayla dost ve sürdürülebilir şekilde karşılamasını sağlayacak planlamadan uzaktır. Tarımsal girdi fiyatlarının yüksekliği, tarımsal ürünlerimizin ithal edilen ürünlerle rekabet etmeye olanak bırakmamaktadır. Bu nedenle insanca yaşamını sürdürebilecek bir kazanç elde edemeyen üreticilerimiz tarımsal faaliyetlerine son vermektedirler. Hepimizin şahit olduğu gibi 27 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla buğdayda % 130 olan gümrük vergisi % 40’a, arpada % 130 olan gümrük vergisi % 35’e, mısırda % 130 olan gümrük vergisi % 25’e, canlı hayvanda % 135 olan gümrük vergisi % 26’ya, büyükbaş etlerinde % 100- % 225 olan gümrük vergileri % 40’a düşürülmüştü. Ardından 29 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazetede yer alan Bakanlar Kurulu Kararı ile Toprak Mahsulleri Ofisine 2018 yılı hasat dönemi öncesine kadar gümrük vergisi alınmaksızın 750 bin ton buğday ve mahlût, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve 100 bin ton pirinç ithal; Et ve Süt Kurumuna ise yine sıfır gümrük vergisi ile 500.000 baş büyükbaş hayvan, 475 bin baş koyun ve keçi, 95 bin ton et ithal etme yetkisi verilmişti. Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi olarak bizler konuyu gündeme getirmiş ve sormuştuk: Ülkemizde hasat başlamışken buğday, arpa ve mısır ithalatı için gümrük vergilerinin düşürülme nedeni nedir? Buğday taban fiyatları neden hasat öncesinde açıklanmamış ve taban fiyat açıklanırken maliyetler dikkate alınmamıştır? Neden kimi ürünlerde hasat devam ederken kimilerinde ise henüz başlamamışken Toprak Mahsullerine sıfır gümrük vergisi ile kimi tahıllar için ithalat izni verilmiştir? Neden, Kurban Bayramı öncesinde Et ve Süt Kurumuna sıfır gümrük vergisi ile canlı hayvan ve et ithalatı izni verilmiştir? Kendine yetebilecek tarımsal üretim potansiyeline sahip bir ülkeyi, tarımsal ticarette mutlak ithalatçı bir ülkeye döndürme çabasının nedenleri nelerdir? Ziraat Odaları Genel Merkezi veya yerel birimleri doğrudan üyelerini hedef alan bu uygulamalara neden yüksek sesle karşı çıkmamaktadırlar? Bu sorularımıza bu güne dek bir cevap alamadık. Konuyu unutmadık ve takipçisi olmaktan da vazgeçmedik. Bu nedenle konunun hatırlatılması sorumluluğumuz olduğu düşüncesiyle gecen yıl yapmış olduğumuz basın açıklamamızda yer alan ifadelerimiz tekrarlıyoruz: “Kamu kurumlarına gümrük vergisiz tarım ürünü ithal yetkisi verilmesi, girdi maliyetlerini düşündüğümüzde üreticilerimize yapılmış büyük bir haksızlıktır. İthalatın önü açılarak birkaç kişiye rant sağlanacak karşılığında ise tarım sektöründe büyük bir yıkımın önü açılacaktır. Son 15 yılda buğday üretimimizde %20 verim artışı sağlanmış: ancak ekim alanlarında 17.280.000 dekar bir azalma gerçekleşmiştir. Buğday üretimimiz ihtiyacımızı karşılamamaktadır. Ülke olarak üretimimizi arttıracak potansiyelimiz olmasına karşın üreticinin tarım dışına itilmesine neden olacak politikalar uygulanmaktadır. Yetiştirici örgütleri bu duruma sessiz kalarak vebalde suç ortaklığı yapmaktadırlar. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şubesi olarak talebimiz tarımsal üretimde yerli üretici ve tüketiciyi koruyacak, sağlıklı, çevreyle dost ve sürekli bir tarımsal üretimi sağlayacak tarım politikalarının oluşturulması ve hayata geçirilmesidir. Gelecek yıllarda tarım sektörünü ilgilendiren konularda alınacak kararların sektörün tüm bileşenlerinin katılımlarıyla yapılacak değerlendirmeler sonrasında uygulanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir” ifadelerine yer verildi.

Çanakkale Hedef Gazetesi

Anahtar Kelimeler:
çanakkaleTarımZiraat
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol