1402, Osmanlı Devleti’nin başında Padişah Yıldırım Beyazıt bulunmakta idi. 1370 yılında kurulan Timur İmparatorluğu gittikçe güçlenerek İRAN coğrafyasının hakimi haline gelmişti. Osmanlı’dan kaçan bazı beylikler de Timur’a sığındılar. Ben burada tarihsel boyutunu sizlere sunmak için kaleme almadım. Bu konuyu, zaten tarihçiler harfiyen bu güne kadar yazarak, çizerek taşıdılar. 1402’ de yapılan Ankara Meydan Savaşı’nda Beyazıt çetin bir savaş sonucu savaşı kaybetmiştir. 44 yaşındaki Padişah bu mağlubiyeti kendine yedirememiş ve intihar etmiştir.

                Timur Ankara Savaşı’nda ki bu zafer sarhoşluğundan sonra halka zulmetmeye başlar. Rivayet odur ki vezirlerine talimat verip, bakın bu insanlar ne yapıyorlar. Vezirler ağlıyorlar, inliyorlar efendim, cevabını verirler. Belli bir süre sonra vezirin biri Timur’un huzuruna çıkar. Telaşlı bir vaziyette; Efendim, efendim! Herkes gülüyor, der. Timur; derhal emir verir. Kesin baskıyı işkenceyi, Çünkü gülmek hayra alamet değil. Millet delirirse artık baş edemeyiz, diyerek işkenceden vazgeçer. Zamanla da zaten o bölgeyi terk eder. Dedik ya rivayet bu…

                2017 yılındayız. Medeniyetin tavan yaptığı bir zaman diliminde,insanlar öfkeli, insanlar kızgın, kavgacı ve yüzlere bakıyorsunuz herkesin yüz ifadelerinde yapmacık bir gülme görüntüsü. Bunlar da Timur dönemini çağrıştırıyor. Sıkıntılı günler gittikçe artıyor. Bir avuç zengin gittikçe büyüyor, geriye kalanlar ise ızdırap ve ezginlik içinde yaşıyor. Basit mes’elelerden kavgalar ardından cinayetler. İntihar eylemleri. Uyuşturucu bağımlılığı bakıyorsunuz çocuk yaşlara kadar inmiş.

                Huzur ve adalet için haklı mücadeleler askıya alınmış sanki. Bürokrasi gücü adaletin üstünde görüntü veriyor. Kendi başlarına bunları yapmaları mümkün değil. İnsanın aklına hemen şu soru geliyor. Acaba bunları siyasiler mi destekliyor? Yıllardır bu böyleydi zaten. Basın ve medya genelde hep bu konuları işliyor. Türkiye’de günlük olarak gündem değişiyor. Fındık üreticileri hallerinden memnun değil. Ağaçları kesiyor, sokak ortasında fındıklarını yakıyorlar. Sanıyorum ki emeklerinin karşılığını tam olarak alamıyorlar. Birileri bunların bana geçici bir rüya olduğunu söylesin. Etrafımız ateş çemberi. Türkiye’nin dışındaki zengin İslam ülkeleri vurdumduymaz. Bu nasıl bir gidişattır. Üç bilinmeyenli bir denklem gibi çözümü çok zor.

                Karamsarlıktan kurtulup, mutlu yarınların özlemini düşünüp duruyoruz. Umudumuzu da tamamen kaybetmek istemiyoruz ama…!

                Timur örneğini özellikle verdim. Yerinde gülüp, yerinde ağlayalım. Türk toplumunun zorlukları yeneceği kanısındayım. Şartlar ne olursa olsun…

                Aynaya baktığımızda, karanlıkların derinliğini değil, aydınlık geleceğimizi görmek hepimizin hakkıdır.

Saygılarımla.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol