Yöneticisinden teknik direktörüne, futbolcusundan taraftarına kadar futbolun bütün insan unsurları konuşurken, dürüstlüğe hak ve hukuka vurgu yaparlar. Bütün yapılanlarda, edilenlerde bu “büyük gücün” parmağı bulunduğu inancıyla... Maneviyatları güçlü böyle insanlardan da haliyle işlerini onurlu, adil, dürüst ve saygılı bir şekilde yapmaları beklenir.Bu kişiler bir yandan da sürekli olarak futboldaki adaletsizliklerden yakınırlar ve bu adaletsizlikler sonucunda da haksızlığa uğradıklarını iddia ederler. Adaletin saha içindeki temsilcisi olarak gördükleri hakemlerin hataları yüzünden “müzmin mağdurdur” onlar. Tabii bütün bunlar aynı zamanda, kendilerinin temiz, diğerlerinin kirli olduğu anlamına gelir...

Başarılı olmalarını engellemek üzere birtakım karanlık güçlerce kendilerine türlü tezgahlar kurulduğuna inananların sayısı da hiç az değildir...

En tipik özellikleri ise kendi lehlerine yapılan hakem hataları söz konusu olduğunda seslerinin hiç duyulmamasıdır. Yani, dürüstlüklerinin ve adalet anlayışlarının sınırlarını çıkarları belirler...

Futbolcu topu elle düzeltir gol atar. Ardından kendisini savunurken gülünç açıklamalar yapar. İnandırıcı olamadığını anlar. En sonunda ise baklayı ağzından çıkarır. Çekiştikleri rakiplerinin maçındaki hakem hatasını gündeme getirir ve o hata üzerinden kendisini aklamaya çalışır... Rakipleri haksızlıkla kazanmışsa, kendileri de haksızlık yaparak kazanabilir elbette!.. Bunda nasıl bir sorun vardır..

Başkaları dürüst değilken, dürüstlük sergilemek enayilik sayılmaz mı ?

Her fırsatını bulduklarında, tuttukları takımın şanlı, onurlu geçmişiyle gurur duyduklarını belirten ve onu ayrıcalıklı üstün bir konumda gören taraftarların bu oyunda gerçekten adalet, eşitlik, dürüstlük aradıkları söylenebilir mi peki.. Öyle olsaydı tuttukları takımdan çok futbolu severlerdi. Adalet, eşitlik, dürüstlük umurlarında olmadığı gibi, oyunu izlerken eğlenmek, keyif almak gibi bir beklentileri de yok. Tek dertleri kazanmak. Ancak kazandıkları zaman keyifleniyor ve mutlu oluyorlar çünkü...

Adaletsizlikten yakınırlar ama kazanmak adına oyun ortamını adaletsiz hale getirmek için ellerinden geleni yaparlar. Üstelik de bunları oyunun gereği sayarlar...

Maçın başlamasıyla birlikte top rakip takımın oyuncularına geçer geçmez tribünlerden ıslıklar ve yuhalama sesleri yükselir... Bu durum, zaman zaman hakemleri de kapsayarak karşılaşma boyunca devam eder. Hedef, psikolojik baskı ortamı yaratarak hakemleri etkilemek, rakip takım oyuncularının da oynama becerilerini sekteye uğratmaktır. Hakemleri ve rakip takım oyuncularını “iş yapamaz” hale getirerek aldıkları galibiyeti sindirmekte hiç güçlük çekmedikleri gibi, aksine zaferdeki paylarından dolayı kendi kendileriyle gurur duyarlar. Zaten, rakibe saygı duymak, rakibin iyi oyunundan keyif almak, eğlenceli zaman geçirmek gibi güzellikler asla tribündekilerin ilgi alanına girmez...

Bir yandan çıkar sağlama adına karşılaşma ortamını adaletsizlik, eşitsizlik üreten kıvama getir, diğer yandan her ağzını açtığında futboldaki adaletsizliklerden, eşitsizliklerden şikayet et!.. Kazanmaya koşullanıp gözler dönünce tutarlı olmak gibi bir kaygı da kalmıyor anlaşıldığı üzere...

Söz gelimi, top ceza sahası içinde rakip takım oyuncularından birisinin beline, omzuna ya da göğsüne çarptığında hemen “penaltı” çığlıkları atarlar... Ya da tuttukları takımın oyuncusu rakip ceza sahası içinde kendisini sahtekarca yere attığı zaman da hakemin penaltı kararı vermesini beklerler isterler... Tribünleri dolduran ve adalet kavramını dillerinden düşürmeyen bu erdemli insanlar(!) nedense, hakemin kendileri lehine avanta penaltı vermesinden kesinlikle rahatsızlık duymazlar...

Şikeye de karşıdır bunlar ama karşılarına hiç iddiası olmadığı halde hakkını vererek mücadele eden bir takım çıktığında, fena halde şaşırırlar ve bundan anlam çıkarmaya çalışırlar. İddiasız takımların direnç göstermeden kendilerine teslim olması doğrudur onlara göre. Bu şike sayılmaz ki zaten!..

Mutlak kazanma hedefi; vicdan, saygı, onurlu mücadele gibi duyarlılıklarla birlikte adalet, eşitlik, dürüstlük gibi kaygıları da futboldan koparıyor. Eğlence ve keyif alma boyutu da artık hiç önemsenmediği için futbol tam anlamıyla, türlü çirkinliklerin ve tutarsızlıkların bolca boy gösterdiği bir itiş-kakışa dönüşmüş durumda...

Sağlıklı ve mutlu kalın

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol