Geçtiğimiz yıl içerisinde sağlık bakanlığı bir grup uygulama tanımladı ve bunların yetkin kişilerce uygulanması durumunda sosyal güvenlik yelpazesi altına aldı. Hekimlerin bir kısmı buna yoğun itirazlarda bulundu. İtirazların en önemli hareket noktası aslında parasaldı, çünkü bir poliklinik muayenesinin nerdeyse 3-4 katı ücretlendirilmesi vardı.

Öncelikle şunu akılda tutmalıyız ki bu yöntemler yıllardır uygulanıyor mu? Evet. Peki bunları çoğunlukla kimler uyguluyor? Hekim dışı kişiler. Bakanlık önce buna bir düzenleme getirdi ve sadece hekim ve diş hekimleri bunları uygulayabilir dedi (eğitim almak ve sertifika sınavını geçmek şartı ile)

Bir diğer akılda kalması gereken nokta ise bunların ‘tamamlayıcı’ uygulamalar olduğudur. Yani klasik tıbbi yöntemlerin yerine kullanılması hüsran ile sonuçlanabilir. Burada daha çok hedeflenen, bir düzenleme ile merdiven altı hekim dışı kişilerin bu uygulamaları yapmasına engel olmak ve hekimleri bu alanda eğiterek uygulama alanlarının yaygınlaştırılmasıdır.

Bu uygulamalar nedir?

     -Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi); tıpta kullandığımız hemen tüm ilaçlar bitki kökenlidir. Etkileri bilinen ama ilaç formunda pazarlanmayan (maliyet etkin olmadığı için) bitkilerin kullanımıdır. Bitkilerin daha çok su yada alkol bazlı çözeltiler ile hazırlanıp, lokal veya ağız yolu ile kullanılmasıdır.

    -Akupunktur; Çin kökenli ve binlerce yıldır uygulanan, vücudun belli bölgelerine küçük kuru iğnelerin kullanılmasıdır. Hemen tüm farklı durumlar için uygulanan bir yöntemdir.

     -Kupa Terapi; asıl kökeni eski Mısır’dır. Ciltte küçük kesiler ile kan alınarak yapılır ise ‘hacamat’ diye adlandırılır. Kesi olmadan yapılır ise ‘kuru’ kupa olarak adlandırılır. Daha çok sırt ağrısı olanalrın tercih ettiği bir yöntemdir. Bir açıdan fizyoterapi ile benzerlikleri çoktur.

    -Sülük Tedavisi; halk arasında da yaygın olarak bilinen, ödemli bölgeye (özellikle lenfödem) yapışan sülüğün kanı emmesi ile hem kan, hemde lenf sıvısında ortaya çıkan hacimsel azalmadır. 

    -Hipnoz; hastaya telkin ile yapılan geçici rahatlama veya bilinç durumu değişimidir.

    -Ozon Terapi; saf oksijen ve ozon gazının karışımı şeklinde kullanılır. Sistemik ve lokal uygulanabilir.  Genellikle kozmetik ve diğer uygulama alanları mevcuttur. Tıbbi en yaygın kullanım alanı ağrı ve dolaşım bozukluklarıdır.

    -Mezoterapi; özellikle bitki kökenli karışımlar ile cilt altı enjeksiyon yapılarak, kozmetik amaçlı kullanımı yaygındır.

    -Apiterapi; arı kökenli ürünlerin tedavide kullanımıdır. Arı zehiri ağrı tedavisinde ve cilt gençleştirmede kullanılırken, polenleri bağışıklık kuvvetlendirmeden tutunda  anti bakteriyel, antiviral etkinliklerinden yararlanılan çok geniş bir yelpazeye yayılmıştır.

     -Proloterapi; yumuşak doku hasarlarının çoğunlukla osmolaritesi yüksek lokal şekerli su enjeksiyonu ile ağrı ve iyileşmenin tetiklenmesi prensibine dayanır.

  Tüm bu saydıklarımızın dışında; Osteopati; Refleksoloji; Homeopat; Kayropraktik; Larva Uygulaması; Müzik terapi  gibi farklı uygulamalar da mevcuttur.

Yan etkileri veya istenmeyen etkileri var mıdır?

Kesinlikle evet. Tüm bu uygulamaların mutlaka ama kesinlikle bir hekim tarafından uygulanması gereklidir. Her hastaya uygun şablon şeklinde uygulanabilecek işlemler değildir. Mutlaka hastaya göre tercih edilmesi gereken veya uygulanmayacak yöntemlerin bilinmesi ve eğitiminin alınmış olması zorunludur.

Tıpta en temek kural önce zarar vermedir. Bu uygulamaların kesinlikle tıbbi uygulamalara alternatif olmadığını unutmamak gereklidir. Bunlar mevcut tıbbi uygulamalara tamamlayıcı olarak hastasına göre denenebilecek işlemlerdir ayrıca  kesin ve kati sonuç elde edilme potansiyeli düşüktür.

Sağlıkcakla kalın...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Ayse meral engin (degisik hastaniz ) 2018-03-25 12:19:32

Bizleri aydinlattiginiz icin nekadar tesekkur etsem azdir sizin gibi degerli doktorlarimizin kiymetini bilmeliyiz saglicakla kalin sizleri seviyorum