Bu günlerde “Mutlu Biga” sloganıyla yoluna devam eden Biga kenti, tarih boyunca önemini koruyabilmiş nadir yerleşimlerden biridir. Eğer günümüzde Biga ilçesinin bağlı olduğu Çanakkale vilayetinin gölgesinde kaldığını düşünüyorsanız, bu araştırmayı okuduktan sonra bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim.

Gelin öncelikle hep birlikte Biga tarihine ana hatlarıyla bir göz atalım. Biga sözcüğünün Yunanca bir kelime olan Pega kökünden kaynak aldığı tahmin edilmektedir. Pega deyince aklınıza hani şu Yunan mitolojisinde isminden sıkça bahsedilen kanatlı at formundaki “Pegasus” da gelmiştir eminim. Evet, Pegasus kelimesi, yüksek ihtimalle Biga kelimesi ile aynı kökenden geliyor.

Konuyla ilgili etimolojik tartışmaların aksine kentin üzerinde kurulduğu toprakların kadim tarihi çok daha su götürmez bir gerçektir. Biga yöresinin tarih sahnesine çıkışı milattan önce 850 yılına kadar dayanmaktadır. Bu tarihlerde bölgeye önce İyonlar ve sonra sırasıyla Lidyalılar ve Persler hâkim olmuştur. Milattan önce 334 yılına gelindiğinde ise Biga yöresinde dünya tarihinin seyrini değiştirecek bir savaş meydana gelmiştir. Makedonya Kralı Büyük İskender doğu seferini başlatmış ve Anadoluya ilk adımını Perslerle yaptığı Granikos Savaşı’nı kazanarak atmıştır. Granikos Savaşı’nın yapıldığı alan bugün Biga’nın sahile açılan kapsısı Karabiga beldesinin sınırlarının içinde kalmaktadır.

Bu tarihten sonra Biga yöresi Romalıların ve ardından da Bizans İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. Dönemsel olarak el değiştirse de yüzlerce yıl Bizans hâkimiyetinde kalmıştır. Biga kentinin yükselişi ise bölgedeki Osmanlı hâkimiyetinin sağlanmasıyla hız kazanmıştır. 1344 yılında Biga, Osmanlı topraklarına katılmış, 1363 yılında ise Gelibolu’nun fethinden dönülürken kesin olarak Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Biga Osmanlı Devleti’ne bağlandığında devlet içinde mülki yönetim bölümleri sancak ve kaza olarak ikiye ayrılmaktaydı. Biga, Kanuni Süleyman dönemine kadar kaza olarak yönetildi. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ülke yeniden eyaletlere ve sancaklara ayrılınca Biga Sancak’a dönüştürülmüş ve Biga Sancağı adıyla Gelibolu’daki eyalet merkezine bağlanmıştır. Biga Sancağından o dönemde Balıkesir’in topraklarının bir kısmıyla birlikte, Çanakkale’nin anadoludaki topraklarının tamamı yönetilmekteydi.

Bölge için hayli önemli bir yere sahip olan Biga 1921 yılında ise mülki yönetim birimlerinin değişmesi üzerine ilçe olmuş ve Çanakkale vilayetine bağlanmıştır. 1945 yılında kendisine bağlı Yenice’nin, 1949 yılında ise kendisine bağlı Çan’ın ilçe statüsüne ulaşmasıyla Biga kenti bugünkü şeklini almıştır.

Günümüzde Biga, Çanakkale’nin en büyük ilçesidir. 5 Beldesi ve 107 köyüyle Türkiye’nin en fazla köye sahip olan ilçesidir. Köylerinin canlı olması tarım ve hayvancılık alanlarında da Biga’yı ön plana çıkarmakta. Tüm bunların yanında Biga, kadim bir ticaret geleneğine de sahiptir. Odaları ve dernekleri işlevselliğini muhafaza etmektedir. Sanayi kentidir aynı zamanda Biga, içinden ve çevresinden ulusal ve uluslararası firmalar çıkarmayı başarabilmiş bir kenttir. Öğrenci kentidir Biga, hızla gelişen Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Yüksekokullarıyla Türkiye’nin her yerinden öğrencilere ev sahipliği yapmaktadır. Son dönemde Biga Belediyesi’nin yoğun mesai harcayarak kente kazandırdığı Atatürk Kültür Merkezi ve Şehir Parkı’nın da tamamlanmasıyla Biga, kültür ve sanat kenti olma yolunda da büyük adımlarla ilerlemekte.

Tanıdığım güzel insanları ve kent kültürüyle Biga, yalnızca Çanakkale’nin değil Türkiye’nin en müstesna yerleşim yerlerinden biridir.

Selam olsun Biga’ya…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol