''TARAFTAR'' Acaba biz bu taraftarlık işini biraz farklı mı algılıyoruz ?

Futbol gerçekten küfür edip deşarj olmak için izlenen bir spor mudur ? Düşünün ki bir çoğumuz stadyumlar da, kahvehaneler de, evler de farklı farklı yerler de maç izliyor yorumlar yapıyoruz.

Yapıyoruz da, yorumların %99'u birilerini kötülemek için yapılmıyor mu? Futbolcu gol kaçırır ''hay senin ayağına'',Teknik direktör bir oyuncuyu oynatmaz, ''neden oynatmadı'', oynatır ''neden oynattı'' farklı bir yerde oynatır,'' hay senin futbol bilgine, zaten futbol dan anladığı yok'', Hakem bir karar verir '' kesin maçı satmış'' yani bir futbol maçında tamamen futbol dışı nedenlerden taraftarız...

Düşünün, stadın önemli sayılacak bir bölümünden biletinizi almışsınız. Yanınız da babasıyla birlikte maça gelmiş 8 yaşlarında bir çocuk, baştan sona küfür ve sinir içerisinde. sanırsınız ki çekmediği çile kalmamış. rakip oyuncuyu geçtim, adam kendi oyuncusunun neredeyse her hareketine küfür ediyor. Bacak kadar çocuk sahada futbol oynayan babası yaşındaki adamlara nasıl futbol oynanacağını bağırarak öğretmeye çalışıyor.

Diğer tarafınızda bir doktor, gayet iyi görünümlü, düzgün bir adam diyorsunuz.

Maç başlar başlamaz bizim doktor bir canavara dönüşüyor. Maçın 3. dakikasında verdiği bir faul kararı için hakeme o güne kadar ömrünüzde duymadığınız bir

yaratıcılıkta küfürler etmeye başlıyor.

Takımınız gol atıyor, devre arası oluyor, takımınızdan iyisi yok.

İkinci yarının ortalarında golü yiyorsunuz, cebindeki bozuk parayı ,Milyon dolarlar kazanan futbolcuya fırlatan taraftar var.

Hatta asgari ücretle çalışıp, bin bir zorlukla aldığı telefonu fırlatanlar var.

İnsanlarımızın futbola nasıl bir bakış açısıyla yaklaştıklarının en büyük kanıtı bu maalesef.

Önemli olan takımını desteklemek, futbol dan zevk almak, heyecan yaşamak filan değil. Futbolu kesinlikle ve kesinlikle bizden daha kötü bilen insanlara küfür etmek, futbol öğretmek, yenilirsek hakeme beddua etmek, olmadı mı rakip takım taraftarına girmek.

Zaten hep haklı olan, hep haksızlığa uğrayan hep biziz değil mi ?

Bu tarz taraftar profili; futbolcunun, teknik direktörün günlük performansına bakarak tüm kariyerini yorumlar.

Takımının sahalarda aldığı galibiyeti sadece sevinçle karşılamayı bilmez.

Yenildikleri takımı tutan arkadaşlarıyla karşılaşmak istemez.

Maçtan bahsedilmeye başlandığında, savunma mekanizmasını devreye sokarak yeri geldiğinde küfürle, kinle, nefretle, sinirle savunur tuttuğu takımı.

Rakibi karşısında hissettiği ezikliği ört bas edebilmek için bir sebep arar yenilgiye.

Hakemi suçlar, rakip kaleciye giydirir, hızını alamaz yanındaki arkadaşına bulur kabahati, ama tuttuğu takım hiç hak etmemiştir o yenilgiyi.

Türk futbol taraftarının büyük bir çoğunluğu gişeden biletini alıp tribününe oturup zevkle futbol seyretmesini bilmez. Maça gitmeden önce kinle nefretle doldurur içini saatler öncesinden. Hatta derbi maçlarında bir kaç gün önceden havaya girer.

Kavgaya dövüşe bayılırlar. Televizyon karşısın da, Ali Ece'yle Mehmet Demirkol bir olup Ahmet Çakar'ı dövse, geberene kadar youtube'den tekrarlarını izlerler.

Tuttukları takım kazandığında her şey mükemmeldir. Ancak şampiyonluk mücadelesi verdikleri rakipleri kazanırsa mutlaka karşı takım yatmıştır.

Futbolun aslında ne kadar asaletle, inançla ve sadece kazanmanın ötesinde oynanabileceğini bilmezler. Sahada kendi tuttukları takımdan bir futbolcu rakip futbolcunun ayağını kırsa bir şey demezler. Onlara göre sadece kazanmak vardır.

Futbol kültüründen nasiplenmemiş,futbolun içindeki sistemlerden bihaberdirler. Alex ferguson'a hayret ederler mesela. Nasıl bu adam bu kadar zamandır bir takımın başında anlayamazlar. çünkü futbol kültürlerinden devamlılık diye bir şey yoktur.

Misal Arsen Wenger. Bu adam bu kadar zamandır bu takımın başındadır ama yıllardır arsenal kupa kaldıramamıştır?? derhal kovulmalıdır. Arsen Wenger. adam bile değildir hatta.

Sahada maç izlerken de kaybettikleri zaman koltukları kırarlar. asla ''ulan bu takım bunca zaman mücadele etti, alkışlayalım helal olsun heriflere'' demezler.

Bu tiplerin kişiliklerinde veya içlerinde bir yerlerde gizli kalmış ikiyüzlülük, sadakatsizlik taraftarlık düzeylerine yansır.

Takımları yenildiğinde kulübü başlarına yıkar, tribündeki koltukları söküp sahaya fırlatır, futbolcuları taşıyan otobüsün camlarını taşlarlar.

"Abi"cilik, "Reis"cilik, Kıdemcilik, havada uçuşan rantlar, sömürülen emek ve paralar, niteliksiz, karaktersiz 2-3 kişinin altında bağırıp çağıran, duyguları sömürülen, masum bir grup da var ama bunların içinde!

Futbol takımını itici güç olarak destek veren taraftarlar da vardır.

Yani takımla birlikte sahadadır bu grup. 12. adam söylemi, sadece söylem değil bir gerçekliktir.

Bu tip taraftara başarı taraftarı değil, başarıyı oluşturan taraftar denir.

Gerçek futbol taraftarının kafamda oluşan tanımına gelirsek: "hangi takıma, renge, armaya gönül verdiklerinden bağımsız olarak, insanlığa ait değerlere bağlı kalınmadığı sürece; futbolun, sporun ve her türlü diğer insani etkinliğin de onur ve haysiyet gibi insanlığa ait değerlerden yoksun olduğunun farkında olan kişilerdir."futbol taraftarı..

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol