Birbirine fena halde benzerler.

Hatta, futbol’un bir savaş olduğu söylenir çoğu kez.

Kazanma arzusu, mücadelesi, azmi, üzüntüsü, sevinci ve sonucunda, zafer veya yenilgi.

İkisinde de "takım oyunu" oynarsanız kazanırsınız.

İnanç ve adanmışlık savaşta da, futbolda da elzemdir.

Kapitalizmin yarattığı günümüz futbol düzeninde, tıpkı savaşta olduğu gibi, erdemli bir mücadelenin kaybedilmiş bir zafer karşısında pek bir değeri yoktur.

Çünkü her şey kazanmak üzerine kurulmuştur.

Futbolun kapitalizmle harmanlanmaya başladığı yıllar,  Dünya Savaşı’na denk gelir.

Bu dönemlerde futbolun varoluş mücadelesi, savaşın gerçekleriyle devam eder.

İngiltere'de fabrikalardaki işçi kadınlar, cephedeki kocalarına yardım amacıyla, futbol maçları organize ederler.

Fiziksel anlamda güçlü ve dayanıklı olan genç futbolcuların hemen hepsi cephelerde yer alır ve birçoğu geri dönemez.

İttifak Devletlerinden, Avusturya’nın savaştan geriye sadece iki futbolcusu kaldığı için milli takım çıkaramaması, savaşın futbola etkisinin en çarpıcı örneğidir.

Avrupa’dan Anadolu topraklarına doğru geldiğimizde, karşımıza sadece cephede düşmanla değil, yoksullukla da mücadele eden bir millet çıkar.

1800' lü yılların sonlarında ülkemize gelen futbol, büyük  imkansızlıkların içerisinde var olma mücadelesi vermekteydi.

Çanakkale Savaşı sürecinde futbolcuların birçoğu gönüllü olarak silah altına girmiş, birçoğu cepheden toprak sahalara ne yazık ki geri dönememişti.

 O süreçte kulüpler şehit ya da Gazi olan futbolcularının eksiklikleriyle ve zorlu koşullarla mücadele ettiler.

Savaş ülke ekonomisini darmadağın etmiş, kimsenin futbol kulüplerine maddi yatırım yapacak gücü de kalmamıştı.

Yıkanmaktan eskiyen formalar oyuncuların üstlerinde parçalanıyordu.

Bu kötü şartlarda ayakta durmaya çalışan futbolcuların erdemli bir amacı da vardı üstelik:

"Birlik ve beraberliği perçinlemek".

Ve bu amaç  uğruna Çanakkale'ye gittiler.

Savaşlar sırasında futbolcuların yeşil sahalar ile savaş alanı arasında gidip geldiklerinin anlatılır!

Futbolculardan bir kısmı bir daha dönmemek üzere cepheye gitmiş, bazıları ise komutanlarından aldığı özel izinle saatler süren yolculuğun ardından takımları ile maça çıkıp, maç sonu tekrar cepheye dönüyordu.

Kayıpların ardından ise kulüplerin 15-16 yaşlarındaki çocuklardan takım oluşturularak karşılaşmalara çıktılar.

Çanakkale Savaşı sırasında ise Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş,Trabzon,Bursa ve Ankara başta olmak üzere, birçok  takımın futbolcunun, çeşitli cephelerde şehit düştüğü ifade edilir.

Çanakkale’de şehit olan, yaralanan ve esir düşen futbolcu sayısının belirlenenden çok fazla olduğu, ancak kaynak yetersizliği nedeniyle şehit futbolcu sayısı tespit edilememiştir

Ankara, İzmir, Bursa, Trabzon gibi kentlerde bulunan kulüplerde oynayan futbolcuların da savaşa katıldığı, ancak kayıt tutulmadığı için isimlerinin ve sayılarının tespit edilemediği ifade ediliyor.

Vatan aşkı uğruna gidilen cephelerde tıpkı sevgiliye duyulan özlem gibi, şüphesiz onurla taşınılan formalar da unutulmamış, özlenmiştir.

 Kimisi, yanında taşıdığı siyah-beyaz bir fotoğrafla hasretini az da olsa dindirir, kimisi en yürek burkanından türkü söyler, kimisi de kağıda yazdığı birkaç dizeyle duygularını dile getirir.

Çanakkale Savaşı sırasında Beşiktaş’ın yıldız futbolcularından olan kaptan Kazım’ın,Anzaklara karşı destanlaşan 27. Alay’da mücadele veren savaş sırasında sırtına isabet eden bir gülle ile Çanakkale’de şehit düştüğü kaydediliyor.

Biz on bir arkadaşız, lakin arkamız daha var

Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım

Vekar hak gibi sakin, nezih ve saf olalım

Fakat bu hal ile kuvvet gibi cesur olalım”

Kazım şehit olduğunda cebinden çıkan bu şiir, Beşiktaş’ın ilk ve belki de en önemli şiiriydi.

Beşiktaş için, Beşiktaş forması giyen ve şehit olan bir futbolcu tarafından kaleme alındığı için özeldi.

şiir daha sonra marş haline getirilip maçlarda, törenlerde söylenecekti.

İçinde Çanakkale Savaşı, devamında Kurtuluş Savaşı olan Birinci Dünya Savaşı bu toprakları fazlasıyla etkiledi. Kulüplerimiz ve futbolcularımız da o mücadeleye hem sahada hem de cephede tam destek verdi

Çanakkale, Birinci Dünya Savaşı’nın en zor cephelerinden biriydi.

Öyle bir savaş düşünün ki metrekareye 6 bin adet mermi düşmekte, mermiler havada çarpışmaktaydı.

Ülkedeki seferberlik durumuna futbolcular da kayıtsız kalmamış, birçok kulübün futbolcuları gönüllü olarak silah altına girmişti.

Bugün elimizdeki veriler üç büyük spor kulübünün tuttuğu kayıtlar sebebiyle sadece bu kulüplerdeki futbolcuları söylese de birçok Anadolu kulübünün sporcularıda Çanakkale Cephesi’nde savaştıkları biliniyor.

Galatasaray Lisesi, 1915 yılında hiç mezun veremedi....

 Tıpkı, İzmir,Konya,Sivas, Erzurum,Trabzon liseleri gibi

İsmini sayamadığımız diğer futbolcular da Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nın diğer cephelerinde şehit düştüler.

İsimleri, mezun olamadan şehit olan diğer öğrenciler Hikayesini bu satırlara sığdıramayacağımız çok futbolcu var ve birçoğunun isimlerini bilmiyoruz.

Sadece yitirdiklerimiz değil, cephede mücadele edip geri gelenler de bizim kahramanlarımızdı.

Bu vatan için yaptıklarınızı asla unutmadık, unutmayacağız. Özlemle, saygıyla, sevgiyle, minnetle ve şükranla Anıyoruz…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol