Yazık ki eski ve hak ettiği değerini göremeyen ve sistemin içinde çürümeye terk edilen öğretmenlerimiz için sadece bugün kalbi ısınan öğrenciler ve veliler çoğunlukta. Oysa Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk için öğretmenler son derece kıymetliydi. Belki de hatırlamak gerekecektir geçmişi ve tabi ki unutmamak…

Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Öğretmenler Kongresi’ni düzenleyerek asıl savaşın cehaletle yapılacağına dikkati çeken Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.’ diyerek seslendiği öğretmenlere cehaletle savaşın yorulmaz askerleri oldukları için çok önem vermişti.

Millî mücadelenin kazanılmasıyla Türkiye için yeni bir dönem başlamış oldu. Savaş alanlarında kazanılan zaferlerin eğitim alanında da kazanılması için çalışmalar başlatıldı. İlk hedef, cumhuriyeti özümsemiş, öneminin farkına varmış, vatansever, eğitimli bir yeni nesil yetiştirmekti. 1924 yılında Ankara’da toplanan öğretmenler kurultayında öğretmenlere seslenen Mustafa Kemal, “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” sözüyle eğitime ve öğretmenlere ne kadar önem verildiğini vurgulamıştır.

Türkler, Göktürk ve Uygur alfabelerinden sonra 8. yüzyıldan itibaren, İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte Arap alfabesine geçmiştir. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yenilikler yapmıştır. Eğitim ve öğretimin yayılmasından ve yaygınlaşmasından yana olan Atatürk’ün yaptığı bu yeniliklerden biri de 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur-yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

Okuma-yazmayı yaygınlaştırmak için 24 Kasım 1928 tarihinde okul çağı dışındaki yurttaşlara okuma-yazma öğreten “Millet Mektepleri” açılmıştır. Millet Mekteplerinde yaşlı, genç, çocuk, kadın demeden herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Çağı yakalamanın koşulu okumak, yazmak, bilmek ve üretmekle mümkün olacaktı. Bir yandan vatan savunması sürerken bir yandan da geleceği kurma savaşı böylelikle başlatılmıştır.

Eğitim seferberliğinin başladığı ilk yılda 20487 derslik açılmıştır. Bu okullara devam eden 1,075,500 kişiden ve 597,010 kişisi okuma yazma öğrenerek belge almıştır. Dünyadaki ekonomik bunalım nedeniyle yeterli ödenek ayrılamaması sonucu zamanla millet mekteplerinin etkinlikleri azalmış olsa da üç yılda tam 1 buçuk milyon vatandaş okur yazar hale getirilebilmiştir. 1928-1935 arasında “Millet Mektepleri” adıyla hizmet veren yaygın öğretim kurumları, 1936-1950 arasında da “Ulus Okulları” adıyla hizmete devam etmiştir.

Atatürk, Millet Mekteplerinde yazı tahtasının başına geçerek dersler vermiştir. Bakanlar kurulu, 11 Kasım 1928 günü yaptığı toplantıda Ulu Önder’e “Başöğretmenlik” unvanını vermiştir. 24 Kasım günü, Atatürk’ün Başöğretmenlik unvanını kabul ettiği gündür. Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü olan 1981 yılında, 24 Kasım tarihinin her yıl “Öğretmenler Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. Dünyada en kutsal görev olarak bilinen bu mesleğin sıcak ve içten bir yaklaşımla “Öğretmenler Günü”nün kabulü, öğretmenlik mesleğinin yüceliğini simgeleyen bir doğuş olmakla kalmamış çocuklarımızın hayallerini süsleyen meslekler sınıfına sokmuştur.

Yüce Önder Atatürk, “Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım, yaptığım öteki işlerle beni anlatmanız pek önemli değildir.” sözleriyle, savaş alanlarında en güçlü düşman ordularına karşı zaferlerden, bir ulusu yok olmaktan kurtarışıyla dünyanın takdirini kazanmış ününden değil de öğretmenlik yanının anlatılmasını istemekle, öğretmenin toplumları yücelten bir varlık olduğunu vurgulamıştır.

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol