Ölümü Kimse İstemez

Ne vardı sanki bu kadar sinirlenecek? Alt tarafı eski püskü bir vazoydu kırdığım. Antikaymış, hıh, sevsinler! Ona bakacak olursan dedem de antikaydı o zaman. O da vazo gibi doksanını aşmıştı yani. Neden dedem öldüğünde bu denli kıyamet kopmadı?

“Aman zaten yeterince yaşlıydı.”, “Göreceğini gördü zaten.”, “Allah sıralı ölüm versin.” Bu sözler ne kadar da saçmadır oysa. Sana bir günde dünyayı gezdirip, tüm çılgınca şeyleri yaptırıp, akşamında da “Eh artık yaşayacak hiçbir şey kalmadı, ölmeye hazır mısın?” deseler zil takıp oynayarak mı tabuta girersin yani?

Kimse bu dünyayı bırakıp gitmek istemez. Ömrün boyu hiç fark etmez. Uzun da olsa kısa da olsa insan hep arka sayfayı görmek, okumak, yaşamak ister. Arka sayfanın olmadığını bilirse de kendisi koyulur yazmaya bu defa. Adına yaşamak dediğimiz kitabın bize ait olan bölümünü kimse kupkuru bir “SON” yazısıyla bitirip, maceraya veda etmek istemez.

Ölümü kimse istemez. İntihar edenler bile çoğu zaman istemez. O buz kesmiş teneşirde uzanan çıplak vücudunu yaşlı gözlerle yıkayan tanıdıklarını öyle çaresizce, tepeden izlemeyi kimse istemez. İtinayla omuzlarda taşınana hareketsiz, soğuk ve kaskatı bedeninin toprağın altına en yakınları tarafından gömüldüğünü görmeyi kimse istemez.

Ölümü kimse istemez. Boğazını yırtarcasına bağırıp karşısına bağırıp karşısına dikildiğin halde seni görememelerine dayanamaz. Aradan zaman geçtikçe anılara sıkıştırılmayı, yerini başkalarının aldığını görmeyi kimse istemez. Ölümü kimse istemez; ama ölüm bir gün mutlaka gelir.

Ölümü kimse istemez. Tüm sevdiklerini ve tüm sevmediklerini öyle apansız ve yalnız başına çekip gitmeyi kimse istemez. Yüzüne yerleşen donukluğu, tenindeki morumsu rengi, o kaskatı hali ve sonsuz sessizliği kimse istemez.

Ölümü kimse istemez. Bitmemiş işlerle dolu bir hayat bırakılmak istenmez. Son gelmesin diye hep bir iş bulunur, hiç boş kalınmaz. Bir okusam şu üniversiteyi, ah bir iş bulabilsem, acaba ne zaman bir eşim olacak, sağlıklı bir çocuk için zaman geldi gibi, ev almalı artık, arabasız da olmuyor, yeni çıkan bilgisayarlar çok iyiymiş, koltuklarda eskidi ama, çocuğun ilkokulu bir bitse, lise nasıl bitecek Tanrım, üniversiteyi bir kazansa evladım, şöyle gönlünce bir iş bulabilse keşke, acaba bir sevdiği var mı, artık evlenmeli, anlatsa keşke, şu düğünü bir atlatsak, artık torunu kucağa alma zamanı, acaba sünnetini görebilecek miyim, okumayı söktüğü gün yanında olabilecek miyim, ilk tiyatro oyununu izleyemezsem, ilk sevgilisini gördüm de acaba eşini görebilecek miyim?... Bu liste daha sayfalarca uzar gider ve insan, sayfalar dolusu dilek bulabilir.

Ölümü kimse istemez. Ama ölüm kimseyi dinlemez ve bir gün daima gelir. Durum insan için bu denli zor, vazgeçilmez ve acı iken kahrolası antika (!) bir vazo kimin umurunda? Maddi şeyleri değil ruhumuzu korumak için uğraşmalıyız. Çünkü ölüm gelince anlayacağız ki tek servetimiz ruhumuz. Bu durumda tek mirasımız da o. Unutulmak ya da hep hatırlanmak onun marifeti.

Ölümü kimse istemez ama ölüm mutlaka gelir. Herkes için bir planı vardır onun. Kimini yatağında yakalar aniden. Kimini süründürür acılar içinde uzun süre. Kimi yolda, kimi işte, kimi evde… Ama ölüm mutlaka gelir ve istediğini alır. Ruhumuzu alınca da değersiz bir et yığını gibi öylece kalakalır bedenimiz. Saklanması en zor olandır o. Hatırlamak için yerini, başına soğuk bir mermer taşı dikilir, adı ve soyadı yazılır. Sonra da hayata kaç zaman tutunabildiği not edilir ve sosuz yalnızlığıyla terk edilir diğer ölü bedenler arasına. Memnun mu diye sormak imkânsızdır. Dipsiz karanlık ve yalnızlık içinde bırakılır mecburen. Bundan sonrası bizim için anlaşılmazdır. Ölüm oyunu ikinci perdesini açar ve beden sahibi ruhu ya cennetine gönderir Yaradan’ın ya da cehennemine. Nedir ki o güne kadar çekilenler ya da yaşanan sonsuz mutluluklar. Ne varsa ondan sonra başlar. Tam bir muamma. İşte bu bilinmezliğin korkusudur ölüm korkusu aslında.

Ölümü kimse istemez. Seçimlerini kendinin yaptığı hayatı yaşamak yerine fatura bedeli ödemeyi istemez. Ama hiçbir şey karşılıksız kalmaz ve ölüm son perde de tüm alacağını tahsil eder. Kaçış yoktur. Yolun sonudur.

Ölümü kimse istemez. Ama ölüm mutlaka, bir gün mutlaka gelir…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol