Saçıkara gündemi değerlendirdi…

Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Saçıkara, Hükümete şeker fabrikalarının satılmaması konusunda uyarılarda bulundu.

Saçıkara gündemi değerlendirdi…

Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Saçıkara, Hükümete şeker fabrikalarının satılmaması konusunda uyarılarda bulundu.

22 Şubat 2018 Perşembe 11:40
Saçıkara gündemi değerlendirdi…

Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Saçıkara, haftalık olağan basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Gündemin en sıcak konularını değerlendiren Saçıkara, şeker fabrikaları, uyum yasaları, Zeytin Dalı Harekatı’nı ve tütün meselesine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ile ABD arasında yoğun bir görüşme trafiğinin yaşandığını söyleyen Saçıkara, görüşme sonrası yapılan açıklamaların endişe verici olduğunun altını çizdi. Saçıkara, Hükümetin herkesle görüşebileceğine dikkat çekerek; “Mesela McMaster görüşmesinin ardından deniyor ki, ‘Türkiye ve ABD’nin uzun vadeli stratejik ortaklık ilişkileri teyit edildi! İnsan sormadan edemiyor.  Allah aşkına neyin Teyidi bu?  Neyin müttefikliği?  Neyin Ortaklığı?  Daha iki hafta önce bir tankımız Amerikan füzesiyle vuruldu. 5 Askerimiz şehit düştü. İki subayımızın şehit olduğu helikopterin akıbetini ise henüz daha öğrenemedik.  Mattis görüşmesinin ardından deniyor ki,  ‘ABD YPG’ye yardımda bulunmamış” Peki o zaman 5 bin tır silah gökten zembille mi indi? YPG’ye 550 milyon dolarlık yardım bütçesini ABD Senatosu değil de, Patagonya Parlamentosu mu ayırdı.  Siz bu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz. Bir kez daha söylüyorum; ABD’ye güvenilmez. ABD ile aynı çuvala girilmez. Bu saatten sonra ABD ile bırakın uzun vadeli ortaklığı bir gün dahi ortaklığımız söz konusu olmamalıdır” dedi.  Saçıkara, Türk dış politikasının çelişkili bir süreçten geçtiğine vurgu yaparak, “Hayaller Osmanlı, gerçekler Büyük Ortadoğu hayaller Abdülhamit Han, gerçekler Theodore Hertzel. Bu işler dizi çekmekle, film çevirmekle olmuyor. Biz inanıyoruz ki eğer Sultan Abdülhamit yaşasaydı ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak kabul etmezdi. Amerikan askerlerinin incirlikte konuşlanmasına izin vermezdi. ‘Şehit kanı para ile satılamaz’ der, Mavi Marmara şehitlerini 22 milyon dolar karşılığı pazarlık konusu yapmazdı? Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın ABD ve NATO eli ile karıştırılmasına ortak olmazdı? En önemlisi de Sultan Abdülhamit yaşasaydı Avrupa Birliğine girmek için değil İslam Birliğini Kurmak için çaba harcardı” diye konuştu.

“Şeker fabrikalarının satılmasını istemiyoruz”

Türkiye’nin adaletin, dış politikanın, eğitimin ve ekonominin yaralı olduğunu belirten Saçıkara, “Peki bu yaraları sarması gereken iktidar ne yapıyor? Yangından mal kaçırır gibi elde kalan son fabrikaları da satışa çıkarıyor.  Mirasyedi evlat gibi Milli Görüş’ün yaptığı fabrikaları Milli Görüş geleneğinden gelenler teker teker satışa çıkarıyor. Biz bu fabrikaların satılmasını istemiyoruz.. Bugün aramızda Şeker İş Sendikası mensupları var. Şeker Fabrikası çalışanları var.  Bilindiği gibi;  Afyon, Alpullu, Bor, Çorum, Elbistan, Erzincan, Burdur, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat ve Muş şeker fabrikaları satılacak. Peki, bunları niçin satıyorlar? Daha fazla pancar ekilsin, Daha fazla şeker üretilsin diye mi? Fabrikaları yenileyip ülke ekonomisine daha fazla katkısı olsun diye mi? Hayır? Bunların özelleştirilmesinin tek bir sebebi var; rant. Kısa vadeli rant görüyorum. Kısa vaade paraya çevirme derdinler. Bu konu bizi endişelendirecek bir mecra sürüklemez inşallah. Hükümet bu konuda kararlı ise pancar birlikleri ve Pankobirlik ile bir araya gelmesi lazım. Pancar üreticisinin elinde para yok şuan. Ancak inanıyorum ki pancar üreticisi fabrikalardan elde ettiği gelirinden daha fazlasını devlete öder. Pancar çiftçisi tarımı geliştirerek öder. Hükümettin bunu muhakkak göz önünde bulundurması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Özelleştirip pancarı bitirecekler”

Fabrikalarının Afrin kadar milli bir mesele olduğunu ifade eden Saçıkara, “Bu ülkede tütün üretiminden 300 bin aile ekmek yiyordu. Tekel’i özelleştirip tütün üretimini bitirdiler. Sigara içilmesine şiddetle karşıyım. Ama burada kastettiğimiz üretim! Eskiden Bitlis sigarası vardı, Samsun sigarası vardı, Bafra sigarası vardı. Şimdi ise Marlboro var, Camel var, Winston var. Milleti Amerikan sigarasına mahkum ettiler. Şimdi aynı şeyi şeker’de yapıyorlar. Şeker fabrikalarını özelleştirip pancar üreticisini de bitirecekler” diye uyardı.

“İnsanları topraksızlaştırıyorlar “

Saçıkara, pancar üretiminden 120 bin ailenin geçimini sağladığına dikkat çekerek, şunları kaydetti;  “Bir aileyi asgari 4 kişi hesaplasak 480 bin kişi eder. Nakliyecisini, çapacısını, mevsimlik işçisini, küspecisini, gübrecisini, hayvancısını, fabrika da çalışanını da kattığınızda doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 10 milyon kişiyi ilgilendiren bir sektör. Yanlış politikalar yüzünden zaten köyler boşaldı. Tarımla geçinen ilçeler boşaldı. Şimdi bu fabrikaları satarsanız Anadolu’daki şehirler boşalacak. Şunu unutmayın; Sınırı asker korur, toprağı insan. İnsanları topraksızlaştırıyor.  Toprağı da insansızlaştırıyorsunuz. Bir Kızılderili değişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum,  ‘Son Fabrika satıldığında, Son üretici toprağını terk ettiğinde, Beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!”

“TBMM 80 milyonu temsil etmeli”

Uyum yasalarına da değinen Saçıkara; “Ayrıntıları çok fazla bilmiyoruz. Çünkü Afrin harekâtı ile ilgili askeri bilgileri bile ilçe kongrelerinde paylaşanlar, nedense uyum yasalarını adeta kozmik odada tutuyorlar. Ama basına yansıdığı kadarıyla, muhalefetin uyarılarının hiçbiri dikkate alınmamış görünüyor. Biz en başından beri şu 6 hususu ısrarla dile getirdik. Birincisi, uyum yasalarında ‘güç bende, yeterli çoğunluğum var, istediğimi yaparım’ mantığı ile hareket edilmemelidir. İkincisi, kuvvetler ayrılığı mutlaka teminat altına alınmalıdır. Üçüncüsü, Meclis ne kadar güçlü olursa Türkiye o kadar güçlü olur.  TBMM hiçbir kişi, kurum veya makamın vesayeti altına sokulmamalıdır. Dördüncüsü, kutuplaştırıcı değil kucaklaştırıcı bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. TBMM milletimizin bütün kesimlerinin temsil edildiği bir kurum haline getirilmelidir. Beşincisi, TBMM’nin 1 partinin, 2 partinin değil 80 milyonun temsilcisi olduğu unutulmamalıdır. Altıncısı, yapılacak yasal düzenlemelerde gücün hukuku değil hukukun gücü esas alınmalıdır” diye konuştu. 

“Ülkemiz zarar görür”

Hükümetin kucaklaşma yerine kutuplaşmayı tercih ettiğinin altını çizen Saçıkara; “Maalesef bu 6 konuda da tam tersi yapılmıştır. İki partinin mutabakatı, Türkiye’nin mutabakatına tercih edilmiştir. İyi niyetle bir kez daha söylüyoruz. Bu uyarılar dikkate alınmazsa, bundan sadece iktidar ya da muhalefet değil bütün Türkiye zarar görür. Hukuka, adalete göre değil konjonktüre göre hazırlanan düzenlemeler gün gelir kendi ayağınıza dolanır. Gün gelir kendi koyduğunuz barajda boğulur, kendi getirdiğiniz düzenlemenin mahkûmu olursunuz. Tarih bunun dramatik örnekleriyle doludur” ifadelerini kullandı.

“Herkesle diyalog içindeyiz”

Devam eden ittifak tartışmalarına açıklık getiren Saçıkara, “Sayın cumhurbaşkanı çeşitli partilerle görüştü. Bizde uyum yasaları ile ilgili teklifimizi götürdük. Görüşmede ülke meseleleri üzerinde değerlendirmelerde bulunduk. Biz toplantıdan ayrılırken, bizle temaslarının devam edeceğini söyledi. Bizde her parti ile diyalog içinde olacağımızı söyledik. Ancak hiçbir zaman koalisyonda açık bir teklif olmadı. Bizde de öyle bir durum yok. Kutuplaşma ve kamplaşmaya karşıyız. Bloklaşarak aday çıkarmasını istemiyoruz. Biz bir ittifaktan çok ilkelerin üzerinde durmasını isteyeceğiz. Bu ilkeler altında duranları da kucaklayacağız. Bunu hiçbir partiyi ilzam etmek için değil bu tür konuların görüşülmesinin faydalı olmayacağını söyledik” dedi.

Çanakkale Hedef Gazetesi

Anahtar Kelimeler:
SaadetPartisi
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol