Emperyalistlerce ele geçirilmek istenen ülkelerde uygulanan psikolojik harekâtların temel ayaklarından birini, kavram kargaşası yaratmak ve manevi değeri olan kavramları değersizleştirmek oluşturuyor.
“Canım herkes vatanını sever.” , “işini iyi yapmak en iyi vatanseverliktir.” , “vergi veriyoruz bundan daha iyi vatanseverlik mi olur? “, “sadece siz mi vatanseversiniz?” gibi cümleleri ve benzerlerini son yıllarda sık sık duyuyoruz.
Bu cümleler, aslında vatan kavramını yozlaştırmak, içini boşaltmak, vatanseverliği değersizleştirmek, basit bir şeymiş gibi göstermek amacıyla bilinçli olarak yaratılan kavram kargaşasının sonucu, destekleyici unsuru olarak ortalıkta dolaşmakta.
Bu sözlerin sahipleri aynı zamanda; Türk’ den bahsedildiğinde “ırkçılık yapılıyor” diye, vatanseverlikten bahsedildiğinde “bırakın fanatikliği canım” diye, Türk’ ün üstün özelliklerinden bahsedildiğinde “hadi canım sende, biz fiziken çirkin bir milletiz, doğru dürüst bir kültürümüzde yok, biz medeni bir millet de değiliz.” diye yırtınabilmekte, milletini aşağılayabilmekte, ikiyüzlülüğünü ortaya koymakta…
Bu tiplerin ortaya çıkıp, “ben de vatanımı milletimi seviyorum” demesinden daha büyük yüzsüzlük, zavallılık olabilir mi?
Bir de diyorlar ki; “Efendim vatanseverlik ülkeye hizmetle olur, biz şu kadar iş yapıyor, şu kadar vergi veriyoruz. En iyi vatansever biziz.”
Bunlara verilecek cevap “hadi oradan” demektir. Vatanseverlik her şeyden önce para işi değil, duygu işidir, yürek işidir. Candan daha kıymetli bir şey olabilir mi? Bu söylem her şeyden önce bu coğrafyayı vatan yapmak için canını, organlarını her şeyini , istikbalini veren insanlara saygısızlıktır, hakarettir.
Oysa işini iyi yapmak, dürüst olmak bir zorunluluktur, mecburiyettir, kanun emridir, ahlaki bir yükümlülüktür.
Devletin kurduğu altyapıyı ve sağladığı güvenli, elverişli ortamı kullanım karşılığı olarak da vergi sadece kanuni bir düzenlemedir. İnsanlar kazandıkları paranın bir miktarını devlete vermekle yükümlüdürler. Bunun vatanseverlikle ne ilgisi var?
İş sahası açmakla iyi bir şey yapıyorsunuz amenna, Allah daha da artırsın, daha da çok vergi verin…
Vergi ne kadar zorunluluk ise, vatan sevgisi o kadar gönül işi ve serbestiyettir. Kimseyi vatansever olacaksın diye zorlayamazsınız. Vatanseverlik ortak hatıralara saygı halidir. Bu topraklar için toprağa düşen, sakat kalan, aç kalan insanlara ihtiram duruşudur.
Para maddi bir olgu, vatan sevgisi ise manevi bir olgudur. Yani burada konu olan elma ile armudun toplanması, zorunlu olanla gönül işinin aynı görülerek, ulvi bir duygunun manevi bir olgunun maddileştirilerek, basitleştirilmeye çalışılmasıdır.
İşini iyi yapmayan işçi veya memuru cezalandırır, daha da olmazsa işten atarsınız. Vergisini vermeyenden de kanunlar çerçevesinde zorla alısınız vergiyi. Dolayısıyla vergi vermek iyi olmayı, vatansever olmayı sağlamaz.
Türkiye de para kazanan Ermeni, Yahudi, İngiliz, Fransız, ABD li de kazandığı paranın vergisini veriyor diye Türkiye sevdasıyla yandıklarını mı düşüneceğiz?
Bir başka saçmalık da herkesin vatanını sevdiği safsatasıdır.
Bu ülkenin imkanlarıyla, bu ülkeden, bu ülkenin insanlarının sırtından kazanan, ancak kazandıklarını yurt dışına kaçıran; İsviçrelerde, ABD lerde, Fransalarda yiyen; oralarda mal mülk sahibi olanların vatanseverlikle ne ilgisi olabilir, verdikleri vergiler ne ifade edebilir?
Bir yandan da bu ülkede kazandığı paralarla bu ülke aleyhinde faaliyet düzenleyenlere ne demeli. Onların adı dünyanın her yerinde vatan haini değil mi?
Sinirleri bozulmasın diye haber dinlemeyen, gündemi takip etmekten dahi kaçınan duyarsızların vatanseverliğinden bahsetmek ayıp olmaz mı?
“Vatanım Ruyi zemin, milletim nev-i beşer.” diye düşünüp, söyleyenler varken, “Bu ülkeyi böleceğini söyleyenler” varken herkesin vatansever olduğunu söylemek kadar dangalaklık olur mu?
“Vatan dediğiniz ne ki, bir çift ....... satarım.” “gidin vatanı seveceğinize karılarınızı sevin.” diyen baba oğulların olduğu bu ülkede kimin vatansever, kimin emperyalizmin uşağı olduğu belli değil mi?
Bir gün bir tv programında ünlü bir yazarımızın muhatabı “Anadolu Türk yurdudur. Öyle kalması için çalışıyoruz.” dediğinde ünlü yazar şöyle cevap verdi: “Canım sanki Allah’ın işine karışıyormuşuz gibi geliyor bana. Bu topraklarda bu güne kadar çok devlet kuruldu. Yarın ne olacağını niye kendimize dert edinelim.” Bu yazarımız dinci geçinen bir gazete de yazıyor ve dinin vatan savunmasındaki görüşünü algılamaktan aciz olduğu da bu cümlelerinden anlaşılıyor.
“Avrupa ile başa çıkmayı asırlardan beri Asya’nın hangi kavmi başardı ki biz başarabilelim.” 06.02.1921
“Düşmanlar, Teşkilat-i Milliye’den bin kere daha iyidir.” 23.04.1920
Yukarıdaki cümleleri kuran Refi Cevat Ulunay da mı vatanseverdi?
Anadolu Cemiyeti’nin İstanbul’daki Yunan Baş komiserliğine önerisi:
“Amaç Ankara hükümetine karşı, Yunanistan’ın yardımıyla, Sultan’ın ve Yunanistan’ın himayesi altında bir Batı Anadolu devletinin kurulmasıdır… Kemalist kuvvetler bastırılacak; bütün Anadolu Mustafa Kemal’in elinden kurtarılacak. Bunun için kurulacak gönüllü Anadolu ordusunun talim ve silahlarından Yunan başkomutanı sorumlu olacak, bir miktar yunan subayının bu orduya katılması sağlanacak… Yunanistan, masraflarını karşılamak üzere cemiyete 100.000 Türk Lirası verecek.” 09.12.1921
Yoksa bu önerinin sahipleri de mi vatanseverdi? Hadi canım sende…
Böyle yazar- çizer, fikir adamı, kanaat önderi kabul edilen zavallıların yaşadığı ülkede herkesin eşit derece de vatan sevgisiyle dolu olduğunu iddia etmek, saflık değilse ihanettir, bir yerlerin ajanlığıdır.
Zor günler geçirdiğimiz şu günlerde herkesin bu ülkenin refahı için elinden geldiğince gücü yettiğince çorbaya bir kaşık tuz atarak faydalı olmak için çalışması gerektiğini birlik beraberlik içinde tek yumruk olup ülkemize yapılan saldırılara tek vücut olarak durmamız gerektığini üstüne basa basa söyleyerek sözlerime son verirken
Unutmayalım Bu vatan bizim, Başka Türkiye yok. Gidebileceğimiz başka bir ülke biz vatanseverler için hiç yok.
Saygı ve sevgi ile kalın..
