Warning: ob_start(): output handler 'ob_gzhandler' conflicts with 'zlib output compression' in /home/chedef/public_html/index.php on line 0
“Yaklaşım Sorunu, İsim Savaşları, Yemek Kültürü” Türkiye ve Yunanistan (28.04.2018)

Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan her temasta birbirine taban tabana zıt iki farklı görüş tartışmaya açılıyor. İlk görüş her iki devletin de dost olamayacağı ve ilişkilerin en fazla çıkar temelinde kurulabileceği yönünde. İkinci görüş ise aslında tarafların birbirine dost olduğu, yaşanan problemlerin siyaseten meydana geldiği yönünde. Ben iki fikre karşı da temkinli yaklaşmayı tercih edenlerdenim. Doğruluğundan emin olduğum şey ise genellemelerden kaçınmanın kısa ve uzun vadede her iki tarafa da olumlu yönde etki edeceğidir. Örneğin bir Yunan kötüdür demek bir Türk iyidir demekle ya da tam tersini söylemekle tamamen aynı anlama gelmekte. Her iki tarafta da iyiler ve kötüler vardır demekse çok daha itidalli bir yaklaşım olacaktır.

                Türk-Yunan İlişkilerinin sorun yelpazesi oldukça geniş: “kıta sahanlığı, Kıbrıs Sorunu, azınlıklar, mübadiller” bir çırpıda sayabileceklerimiz arasında. İlk seferde akla gelmese de iki taraf arasında bir başka mücadele de şehirlere ve muhtelif yerlere isim verme konusunda yaşanıyor. Ankara Üniversitesi Yunan Dili ve Edebiyatı bölümünün kurucusu Herkül Millas konuyla ilgili belirli noktalara harika dokunuşlar yapıyor. Konuyla ilgili ilk akla gelen örnek elbette Konstantinopolis olacaktır. Bu kelime günümüzde Türkiye’de geniş kitleleri rahatsız etmektedir. Buna rağmen Yunan çevreler tarafından Konstantinopolis olarak adlandırılmaya devam edilen söz konusu yere biz İstanbul demekteyiz fakat İstanbul kelimesinin de Rumca kökenli olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Yaklaşık 1000 yıl Bzyantion, Osmanlı İmparatorluğu dönemi de dâhil olmak üzere 1100 yıl ise Konstantinopolis ve Konstantiniyye olarak adlandırılan bu yer, cumhuriyet döneminden sonra İstanbul olarak adlandırılmaya başlanmıştır. İstanbul “stin” ve “polis” kelimelerinden türemiş ve değişime uğramıştır. “Stinpolis” ise Rumcada “şehre doğru” anlamına gelmektedir.

Bu coğrafyada yer adlandırmaları konusunda yaşanan ihtilaflar bununla da sınırlı kalmamıştır. Yunanistan bağımsızlığını kazandıktan sonra Osmanlı’dan kalma yer isimlerini değiştirmek için kapsamlı bir çalışma başlatmıştır. Yüzlerce yerin ismi değiştirilmiş ve Türk izleri yok edilmek istenmiştir. Herkül Millas’ın “Türk Yunan İlişkilerine Bir Önsöz” isimli kitabında da değindiği üzere “Tourkolimano” konuyla ilgili bariz bir örnek olarak öne çıkmaktadır. Tourkolimano Atina’da küçük bir liman. “Türk limanı” denilen bu yerde yan yana onlarca kafe ve restoran var. Oldukça şirin görünen bu yere (Türk ismi rahatsız etmiş olacak ki) artık “Mikrolimano” yani küçük liman denmekte…Elbette Türkiye’nin de konuyla ilgili benzer uygulamaları var. Çok fazla uzağa gitmeden Gökçeada örneğini sunmak bu aşamada fikir sahibi olmaya yetecektir. Antik Yunan’dan beri İmroz olarak adlandırılan bu yere biz resmi olarak 1970 yılından beri Gökçeada demekteyiz. Her iki tarafta da buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Fakat yine de (belki yeri değil ama) Bulgaristan’ın bu konuda başı çektiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bulgaristan’da son 60 yılda yaklaşık 12 bin yerin adı değiştirildi ve tahmin ettiğiniz gibi bu yerlerin önceki isimleri Türkçeydi.

Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan ihtilaflarda, kavgalarda ve sorunlarda bazen o kadar boğuluyoruz ki aradaki benzerlikler ve kültürel anlamda aynı paydada buluştuğumuz gerçeği gözden kaçabiliyor. Üstelik önümüzde yemek kültürü gibi bariz bir örnek varken. Dünyada genel geçer bir yargıdır; aynı coğrafyanın insanları benzer yemek alışkanlıklarına sahiptir. Türkiye ve Yunanistan örneğinde ise bir adım daha ileri gidilmektedir. Yalnızca benzer yemek alışkanlıklarına sahip değiliz aynı zamanda hemen hemen aynı yemekleri aynı isimlerle tüketmekteyiz. Yunanca isimli şu yemeklerin Türkiye’de sıkça tüketilen hangi yemekler olduğunu eminim hemen anlayacaksınız: “tzaziki, kadaifi, dolmaki, baklavas, pilafi, fasoulia, bifteki,”. Evet; cacık, kadayıf, dolma, baklava, pilav, fasulye ve biftek…Bu arada Türk kahvesi olarak bildiğimiz kahvenin de birebir aynısını tüketiyorlar. Neyse ki “Türk Kahvesi” tescillendi ve artık tüm dünyada “Turkish Coffee” olarak bilinmekte.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol